31.Bölüm ''Güzel''

16.5K 831 475
                                    

31. bölüme hoş geldinizz

Başlıyoruz :)

- - -

Belçim elindeki çayı içerken Aris telefonuyla oyun oynuyordu.

Belçim, sıkıntıyla Aris'e baktığında telefona gömülmüş oyun oynar şekilde görünce merakla elindeki kupasını bırakıp, Aris'in yanına gitti.

Aris'in ne oynadığını merak ettiği için burnunu çekeren Aris'e yanaştı.

''Ne oynuyorsun?'' dediğinde, Aris, Belçim'e bakmadan;

''Klan savaşındayım dur kızım.'' dediğinde Belçim  sıkıntıyla ofladı. Birkaç dakika boş boş Aris'in telefonuna bakınca sıkıldığını daha çok hissederek Aris'le uğraşmak amaçlı elindeki telefonu aldığı gibi üst kata doğru fırladı.

Aris'in aklı halen bitmemiş savaşındayken kaşlarını çatarak Belçim'in arkasından o da fırladı.

Belçim, Aris'in de arkasından koştuğunu görünce ağzından küçük bir çığlık firar edince daha da hızlandı. 

merdivenlerin bitişindeki odaya girip, kapıyı sertçe arkasından itince kapanan kapıyla kapıya bir şeyin çarpma sesi geldi.

Belçim hızlıca kapıyı açarken, Aris'in kafasını çarpıp, ölmemesi için dua etmeye başladı. Cidden o ses eğer Aris'in kafasından gelmişse çoktan beyninin pekmezi akmış olmalıydı.

Belçim kapıyı açtığında karşısında sırıtarak ona bakan Aris'i görünce kaşlarını çattı. 

''Kızım sen ya çok safsın ya çok salaksın.'' Üstüne doğru gelen Aris'le kaşlarını çatarak birkaç adım geriledi. 

''Uzaklaş! Gelme üzerime...'' diyerek geri geri giderken elindeki telefonu halen sımsıkı tutuyordu. 

''Sana bir cesaret gelmiş.'' dedi Aris, gülümseyerek. Onun dediği şeyle Belçim kaşlarını çattı.

''Sen dememiş miydin bana artık cesur olacaksın diye? Başlıyorum bir yerden işte!'' dediğinde Aris kafasını yana yatırdı.

''Bana kedi olman hoşuma gidiyordu ki şu an da kedi gibisin.'' diyerek gülümsediğinde Belçim arkasındaki koltuğa görmediği için takılarak düştüğünde yutkundu. 

Elindeki telefonu sımsıkı tutup, sıkarken kafasını kaldırdı.  

''Hayır değilim.'' derken koltukta biraz daha geri kaymıştı ki Aris, Belçim'in bacaklarından tutarak çekince koltukta uzanır hale geldi.

İki bileğini de başında sabitleyerek elindeki telefonunu aldı. Telefonunu kapatıp, cebine atarken bir elini de Belçim'in yanağına getirdi.

''Tamam, değilsin.'' diyerek çenesini okşadı. 

Belçim hafiften gevşerken kaşlarını çattı.

''Beni mayıştırmaya mı çalışıyorsun?'' diyerek uzandığı yerden kalkacaktı ki Aris, Belçim'in bacaklarının üstüne oturarak kasıklarının az biraz aşağısına oturdu.

''Öyle mi yapıyormuşum?''  diyerek daha hızlı okşamaya başladı.

''Bu numaraları yer  gibi mi duruyorum?'' dediğinde Aris, kafasını Belçim'in boynuna getirip, soluklandı.

Belçim kasılmış bir şekilde dururken kendisine baskı yapan şeyi düşünmek dahi istemiyordu.

''Sana söylemem gereken bir şey vardı ama sen oyunumu bozduğun için demeyeceğim.'' Dediğinde Belçim kaşlarını çattı.

''Ne söyleyecektin ki?'' dediğinde Aris'in güldüğünü boynuna değen dudakların gerilmesiyle anladı.

Aris, burnuna dolan kokuyla ağırlığını biraz daha Belçim'in üzerine verdi. Belçim kasıklarında hissettiği baskıyla yutkunurken Aris derin bir nefes daha aldı.

Bu koku ona o kadar hoş gelmişti ki boynunu ısırıp, koklamak istiyordu.

''Söylemeyeceğim güzelim, hakkını kaybettin.'' dediğinde Belçim bir elini Aris'in saçlarına götürdü.

Aris'le yakınlaşmaktan çekinmiyordu, hoşuna gidiyordu bunu inkar edemezdi. Belki ilk defa yaşadığından dolayı etkileniyordu belki de Aris'le uzun zamandır yaşadıkları yüzünden ona bir şeyler besliyordu. 

Ufaktan saçlarını okşarken saç diplerini de eliyle çekiştiriyordu. 

Aris yerine daha çok yanaşırken dudaklarını Belçim'in boynuna değdirdi.

''Söyle hadi.'' Fısıltılı bir şekilde Aris'in kulağına konuşurken kulağına dudaklarını sürttü. 

Kaçmayacaktı, nasıl geliniyorsa ona öyle gidecekti.

Aris tekrar gülümseyerek, dudaklarını tekrar boynuna bastırdı. Bu sefer farklı bir bastırıştı, ıslak dudakları daha önceden diliyle ıslattığı belliydi.

''Beni baştan çıkartarak konuşturmayı mı düşünüyorsun?'' Aris'in dediği şeyle Belçim'in yüzü kızardı.

Kafasını iki yana sallayarak, hayır demek isterken Aris'in sabit durak dudakları boyuna sürtündü. Aris kendini Belçim'e daha çok bastırırken;

''Eğer o yoldaysan doğru bir yoldasın.'' dedi, gülümseyerek.

''Bu anlatacağım mı demek?'' dediğinde Aris dudaklarını daha sert bastırdı.

''Öyle demek.'' diyerek küçük bir ısırık bıraktı, fazlasıyla güzel kokuyordu ve ısırmak istiyordu.

''Ben sana yük olacak çoğu şeyi kaldırdım, sadece bir kişi kaldı. Ona ne yapacağına, ne diyeceğine karar verirsin.'' dediğinde anlamayarak baktı Belçim.

Belçim'in sessizliğinden anlamadığını anlayan Aris;

''Toygar...'' diyerek sustu.

Belçim tekrar sessiz kalarak düşündü. 

Toygar katildi, kendisine bir şey yapmamıştı. Neden ona zarar vermek isteyecekti ki?

''Ona bir şey yapmasam... Olmuyor mu?'' sessiz mırıltısıyla Aris üstünde kasıldı.

''Bir şey yapmak istemiyorsan yapmazsın.'' ama ben yaparım diyerek içinden devam etti. 

Toygar'la ayrı bir husumeti vardı.

Belçim onu o hastaneden çıkarmasaydı orada onunla işini görürdü fakat bu küçük kız onun hayatını kurtarmıştı. 

''Gerçekten mi?'' dedi gülümsemeye benzer sesle. Aklına ne ailesi ne de Can vardı. Şu an aklında olan tek şey üstündeki bedendi. 

Altındaki bedene sürtünerek geri çekildi.

"İyi bakalım o zaman hazırlan babanın yanına gidelim, Toygar işini unutalım." dedi.

Belçim kaşlarını çatarken kafasını kaldırdı.

"Bir saat sonra baban tutuklanacak." ve birkaç saat sonra Toygar'ı yine oraya kapatacaktı.

Bölüm sonu

kitabı uzatmak istemiyorum lu an kısaca yazıp atıyorum en kısa zamanda uzun, konulu bölüm atacağım şimdi atamıyorum İnterneti 2 günlük kesecekler bölümü atamam diye atıyorum çok özür dilerim c3



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 13, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now