24.Bölüm ''Ceset''

9.3K 647 133
                                    

Hoş geldiniz :)

Bölüm günlerimiz şu şekilde - Pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe.

Lades perşembe günü yayına girecek onunda - Perşembe, cuma, cumartesi, pazar. 

Bol yorumlu bölüme başlıyoruz agalar 

HİYAĞĞĞĞĞ 

-

-

-

Belçim

Hafif sarsıntı bedenimi sararken burnuma dolan iğrenç kokuyla yutkundum. Nasıl bir kokudur böyle?

Kesin bir şey çürümüştü!

Aşağıya inerken tutunduğum merdiven koluyla koku artarken bir elimle ağzımı ve burnumu kapatıp, kısık kısık nefes almaya başladım.

İğrençti!

Gözlerim koku yüzünden dolarken ağır adımlarla bitirdiğim merdivenden inerek duvarın arkasını döndüm.

Etraf karanlık olduğu için bir şey gözükmezsek elimi duvarda gezdirerek ışık aradım fakat bulamıyordum.

Bir süre daha aynı şeyi  yaparken parmak uçlarıma temas eden düğmeyle ona bastım fakat ışık değil de bir makinanın sesi duyudu.

Sanki, sanki dev bir mikser gibiydi sesi.

Sesin susması için aynı düğmeye tıkladığımda üzerime birkaç damla bir şey gelmişti. Korku ve tiksintiyle elimi daha sert duvarda gezdirirken yukarıdan kapı açıldı.

''Belçim hanım?'' Sabahki kadının sesi gelince  kafamı çevirerek duvardan ona baktım. Sesi titrek ve endişeli geliyordu.

Elimi burnumdan çekmeyere;

''Buradayım ışığı arıyorum.'' dedim. Kadın panikle aşağı inerek görmediği önünü hiçe sayarak geldi.

''Işık yukarıda burada birkaç ölü hayvan var etler bozulmuş çıkalım lütfen.'' diyerek kolumandan çekiştirmeye başladı. 

Onun bu tavrını anlamazken bulanan midem yüzünden kadına uyarak oradan ayrıldmı. Aydın ortama çıkar çıkmaz kadın yüzüme bakarak biraz süzdü. Daha sonra yüzünü buruşturarak beni banyoya yönlendirdi. 

''Oradaki Vişne öğütücüyü çalıştırmış olmalısınız. Yüzünüze sıçramış hep.'' diyerek musluğu açarak, avucuna biraz su doldurdu.

Doldurduğu suyu benim yüzüme atarken sinirle homurdandım. Kafamı hafifçe geri çekerken yanağımdaki kırmızı lekeyi gördüm.

Kadın oraya da su atınca sinirle geri çekildim. 

''Tamam ben hallederim.'' diyerek banyodan çıktım. Ulan sanki çocuğunum. Ne bu ilgi manyaklığı?

Sinirle önüme gelen saçlarımı geri atarak üst kata çıktım. O sıra kapıdan giren Toygarla göz göze gelince beni bir kez süzerek bir şeyim olup, olmadığına bakıp gülümsedi.

O sırada ağzımı açıp, bir şey diyecekken arkamdaki kadın Toygar'a seslendi.

''Toygar Bey bir dakika gelir misiniz?'' Toygar ona bakmadan;

''Odama çık az sonra geliyorum.'' dedi. Onlar konuşurken koltuğa oturdum.

Neden herkes sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı? Silahla adam öldürülmüştü bünyemde alışkanlık olurken tiksindiğimi hissettim. 

Gerçekten iğrenç ve alışılmaması gereken bir olaydı fakat alışmıştım. Kendimle iç savaş yaşarken Toygar üstten üstten bana baktı.

''Az sonra geleceğim.'' Diyerek Belçim'in kafamın üstüne birkaç buse kondurup, elleri cebinde üst kata çıktı.

Gerçekten bana neler olduğunu, kimi gördüğümü falan sormayacak mıydı? Bunlar bana artık fazla gelirken babamla kalsam daha az zarar alacağımı fark ettim.

Sinirle oflayarak Toygarla konuşmak adına üst kata doğru hareket ettim.  Yukarı çıkarken Toygar'ın odasının önüne gelince aklıma gelen şeyle durdum.

Şuan müsait değildi ki!

Aklım nerede benim diye düşünürken içeriden gelen sesle gidecekken adımın geçmesiyle duraksadım.

''Belçim hanım bugün kilerimsi depoya indi.'' Yanlışlıkla inmiştim be kadın! Hemen ispikleyecek miydin gerçekten? 

Şaka gibi!

''Ne diyorsun lan sen?'' Toygar'ın yüksek sesle bağırmasıyla içeride biraz sessizlik oldu. Neden bu kadar çok tepki göstermişlerdi ki? Alt tarafı içeri girmiştim.

''Işığı ararken dev mikseri çalıştırdı fakat ışık kapalı olduğu için onun ne olduğunu göremiyordu. Ben de orada vişne için karıştırma yaptığımızı söyleyerek oradan çıkarttım.'' Başka ne vardı ki?

''Neden inmiş oraya?'' Toygar'ın sesiyle göz devirdim. Bir şey yapmamıştım neden abartıyorlardı ki?

''Pis kokudan dolayı, ceset koku yapmış.'' dediği şeyle ilk birkaç saniye algılayıp, kapıdan uzaklaştım.

Ne, kimin cesedi? Orada ceset mi vardı? 

''O cesedi imha edecekler gözün Belçim'in üzerinde olsun. Her hareketini kontrol et.'' Kapıdan hızla çekilirken yutkunup, geriye doğru gidecekken sırtıma çarpan sepetle duraksadım.

Arkamı korkuyla dönerken evdeki çalışanlardan birinin olduğunu gördüm. Korkumu çaktırmadan gidecekken kolumu tutmasıyla durdum.

''Belçim hanım bunu düşürdünüz.'' diyerek ona bakmama izin vermeden elime tutuşturduğu zarfla durdum. 

Zarfın benim olmadığını söyleyecektim fakat direkt gidince mal gibi kalmıştım. 

Elimdeki beyaz zarfa bakarken kapatma yerinde altın rengi mühürle şaşkın bir şekilde zarfa baktım. Toygara mı vermeliydim? Kendi kendime düşünürken içeriden gelen seslerle çıkacaklarını anlayıp, direkt odama geçtim. 

Kapıyı arkamdan yavaşça kapatarak yatağıma geçtim. Elimdeki zarfı açıp, açmamak konusunda kararsız kalsam da parmaklarım zarfın mühürlü kısmından yırtmaya başlamıştı bile.

Merakla zarfı çıkartırken zarfın içindeki siyah kağıdı aldım. En üstte benim ismim yazarken merakla yazılanı okudum.

'Merhaba Belçim, sana bir şey soracaktım. Senin olduğun yerde ceset saklayan bir yerde mi kalmak istersin yoksa sen bilmeden işlerini halleden birinin yanında mı? :) Ahahaha sadece şakaydı! Son yedi.' 

-Aris Basten.

BÖLÜM SONU

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now