23.Bölüm "İtiraz"

10.2K 693 141
                                    

Hoş geldiniz 

Uzun zaman sonra burada olmak güzel ama nasıl yazacağımı unutmuşum her an mizahlı bir şey yazabilirim agalar

Başlıyoruzke

Bölüm sonuna bakarsanız sevinirim 400 votede hemen yeni bölüm gelecek eğer 400 vote gelmezse gününde gelecek bölüm.

---

Kasılan beden, titreyen ruh... Soğukta gözünden gelen yaşla ısınan bir çocuk. 

Belçim ateşlenen silah sesiyle canının yanıp, acımasını beklerken sadece sızımsı bir acı ve silah sesini duymuştu. Sımsıkı kapattığı gözlerini şokla açarken ilk başta olanları algılayamamıştı.

O sıra oturduğu yerden silah sesini duyan Toygar hızlı bir şekilde Belçim'in yanına koşmuştu. 

Korku ve sinirle Belçim'in odasına girdiğinde gördükleriyle duraksadı. Tam karşısında durum biraz farklıydı.

Belçim şokla yerde, kafasından vurulmuş adama bakarken Toygar ona değil de Kırılan camdan Belçim'in bacağını kesip, kan gölüne dönen ortalığa bakıyordu.

''İyi misin?'' Hızlıca Belçim'in yanına giderken Belçim kafasını sallayarak onayladı. 

Toygar ortalıkta olanları anlayamıyorken bu adamların Belçim'in odasında neden olduğunu nasıl vurulduğunu anlamaya çalışıyordu.

Toygar sinirle telefonunu çıkartıp, bu odaya birkaç kişi çağırdı. Belçim şokla odadan çıkarken ayağındaki kesiği umursamadan koridorda durdu.

O sıra elindeki silahla sırıtarak vurduğu adama bakan ağacın tepisindeki Aris gülümsedi. 

Belçim'e göz göre göre zarar verdiremezdi. 

Fakat görüyordu ki bu adamın yanında kaldıkça Belçim fazlaca zarar görecekti. Bir an ne yapması gerektiğini düşündü.

Toygar'ın nasıl bir adam olduğunu gözler önüne mi serseydi yoksa direkt öldürse miydi? Aris alt dudağını dişleri arasına alarak güldü. 

Her ikisini de  yapsa iyi olacaktı. İlk önce Belçim'i nereye götürmesi gerektiğini düşündü. Nereye bırakacaktı bilmiyordu.

Türkiye de kalmak istemiyordu Aris.

Kafasında birkaç plan yaparak onaylayıp, kurdu. Yakın zamanda bu güvensiz yerden Belçim'i almalıydı.

Belçim yaslandığı duvarda soluklanırken babasıyla kalsa daha az canının yanacağını fark ederek kahroluyordu.

Sürekli 'keşke orada kalsaydım.' gibi kendiyle çelişiyordu.  Kendini duvardan alarak aşağı kata indi. 

Gözüne kestirdiği yakın bir koltuğa otururken  bacağındaki acı katlanılmaz oluyordu. Duyduğu seslerle kafasını çevirip, yukarı kaldırdı. 

Toygar'ın sesi geliyordu yukarıdan bir yerlerden.

''Benim evime başka birinin adamı giriyor ve bambaşka birinin adamı daha gelip, başka birinin adamını öldürüyor. Cümleye bak amına koyayım ya! Salak mısınız lan siz?'' Belçim'in acısı artarken Derin bir soluk verdi. 

Cidden bunları düşünmek istemiyordu fakat birisi ayağına saplanmış camı çıkarması lazımdı. Gözleri dolarken ne yapacağını bilemeyerek, nefesini tuttu. 

Sanki nefesini verdikçe canı daha çok acıyordu.

O sırada yukarıdan inen Toygar, Belçim'e bakmayarak evden çıktı.  İlk başta Belçim'e bir şey oldu sanarak korkmuştu ama evinde tanımadığı iki grup adam vardı.

İtibarını kirletecek olaylar yaşanıyordu. 

Belçim, Toygar'ın da gittiğini görünce ayağa kalkarak etrafına bakındı. O sırada yanından geçen çalışan görünce durdurdu.

''Bakar mısınız?'' Çalışan kadın Sueda duyduğu naif sesle kafasını Belçim'e çevirdi. Bu kız uzun zamandır buradaydı ama ilk defa sesini duyuyordu.

Toygar Bey'in önemli misafiri herhalde diye düşünerek saygıyla;

''Buyurun bir şey mi oldu efendim?'' dedi. Belçim kafasını sallayarak, acısını belli etmemeye özen göstererek;

''Bana en yakın banyonun yerini gösterir misiniz?'' dedi. Üst kata çıkamazdı ayağı zaten ağrıyorken daha fena olurdu.

''Alt katta var. Oraya giderseniz karşınıza iki yer çıkacak biri küçük bir banyo ve alt depoya giden bir kapı.'' Kadının dediğiyle Belçim hafifçe teşekkür ederek, ayaklandı.

Kanayan ayağına dikkat ederek köşedeki merdivenlere yöneldi.

Toygar bayağı zengin olmalıydı giriş katının altında bile alt katta 2 tane kat vardı. 

Kafasını sallayarak, merdivenlere yöneldi. Tutamaçları dikkatlice tutarak aşağı inerken banyo kapısı olduğu belli olan beyaz kapıya yöneldi.

Banyonun kapısını açıp, içeri girdiğinde derin bir soluk verdi. İlk önce banyo dolaplarını karıştırıp, bacağına sarabileceği bir şey aradı. 

İlk dolapta bulamazken ikinci dolapta bulduğu sargı bezini eline aldı. Banyonun içinde bulunan küvete adımlayıp, yaralı bacağını oraya uzattı. 

Derin bir soluk alarak ayağındaki camı sımsıkı tutarak derin nefesini sakince vermeye başladı. İçinden ona kadar sayıp, öyle çekeceğim diye tekrarlarken üç dediği anda camı çekti. 

Kendi zihnini kandırıp, oyalarken camı çekmesiyle ağzından kaçan çığlıkla inleyip, oluk oluk akan kanlara baktı. Hızlıca elindeki bandanayı ayağına sararken yaranın çok büyük olmaması işine gelmişti.

Özensiz bir şekilde bandanayı sararken onunda kırmızı olmasıyla sıkarak sardı. Bir süre sonra kan dışarı çıkmazken bandanaya kurdele atıp, ayağını yavaşça küvetten çekti.

Kan olan küvetten kanların gitmesi için duş başlığını ayarlayıp, çeşmeyi açtı. Etrafa dökülen suyla kanlarının iyice gittiğine emin olup, banyoyu bulduğu gibi temiz bıraktı. 

Banyodan hafif topallayarak çıkarken camı içeride unuttuğu geldi aklına. Umursamadı. Biri alıp, giderdi herhalde diye düşünüp, çıktı.

Çıktığı an karşısına çıkan kapıyla duraksadı. Depoya indiğini az önce öğrenmişti fakat önünden geçerken gelen iğrenç kokuyla midesi kasıldı.

Bir kiler olabilirdi, orada çürümüş bir şeyler olabilirdi. Bakarak emin olmak istedi. Böylece o yaşlı kadını buraya getirebilirdi. 

Burnunu tutarak tiksintiyle kapıyı açtı. 

Kapıyı açmasıyla burnuna dolan iğrenç kokuyla yüzünü buruşturdu. Ciddi anlamda iğrenç bir koku vardı burada. 

Belçim aşağıya inerken bir cesetle karşılaşacağını bilmiyordu. O sadece hayatından kurtulmak istemişti fakat daha beter olmuştu.

Susacaktı her zamanki gibi fakat suskunluğu kendisini çok büyük zararlara uğratacaktı. Uğrattığı kadarda zarara uğratacaktı.

BÖLÜM SONU

PAZARTESİ İTİBARİYLE LİTOSTA HAFTADA 4 BÖLÜM GELECEKTİR. DİĞER KİTABIMI DA PAZARTESİ YAYINLIYORUM ONA DA HAFTADA 3 BÖLÜM GELECEKTİR. 

PAZARTESİYE KADAR ARA VERİYORUZ :)

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now