Bölüm 9 : Acıtan Gerçekler

3.9K 133 13
                                    

Elimde Ateş'in telefonu. Buraya geleli bir hafta olmuştu. 2 gün önce annemi görmeye gitmiştim. Annem beni gördüğünde hıçkırıklarla ağlarken babam olacak adam 'neden geldin' demişti. Abim yoktu. Yurt dışında olduğunu öğrenmiştim. Annemin kollarında ve bacaklarında oluşan morlukları gördüğümde o adamın yüzüne iki tane sağlam çakmıştım. Ateş beni zorla eve getirdiğinde Ayhan ve Aras Amerika'ya gitmişlerdi. Aras, Ayhan'ın ailesi ile tanışacaktı. Elimdeki telefonda yazan isimi arayıp aramama konusunda çelişki içerisindeyim. Ateş onunla konuşmama izin vermiyordu ve şuan saat gecenin 3'üydü. Telefonunu almıştım.
Savaş Zeus.

Soy ismi Yunan Mitolojisi'ndeki Gök tanrısını hatırlatıyordu. Arama tuşuna bastım. Telefonu kulağıma koyduğumda ikinci çalışın ardından açtı.

"Ateş, ne oldu?! Kızım iyi mi?! Ondan haber mi aldın?! Yangın iyi mi?!"

"Kızım derken?!" dedim sinirle.

"Yangın?! İyi misin?! Neredesin?! Ateş yanında mı?"

"Ateş'in haberi yok. Seninle görüşmeme izin vermiyor. Geçen sefer konuşmamız yarım kalmıştı. Onu tamamlamak istiyorum."

"Tamam, olur tabiiki. Yarın biraz işlerim var. Sonraki gün olur mu?"

"Olur."

"Tamam, numaranı verirsen sana buluşacağımız yerin konumunu atabilirim?"

"053* *** ** **"

"Tamam, iyi geceler." Cevap vermeden telefonu kapattığımda kilitlediğim tuvalet kapısını açtım. Karşımdaki beden ile yutkundum.

"Sana aramamanı söylemiştim."

"Ateş ben-"

"Neden dinlemiyorsun ve burnunun dikine gidiyorsun?"

"Ateş-"

"O adamın anlattıklarından sonra daha mı mutlu olacaksın?"

"Hey, dur bir dakika. Sen ne alatacağını biliyor musun?"

"Biliyorum. Ve senin hoşuna gitmeyecek şeyler olduğunu da biliyorum. Ne olurdu yani aramasan." Bana kendimi üzeceğim için kızıyordu.

"Ateş, bilmem gereken şeyler değil mi? Ne olursa olsun, benimle ya da annem ile ilgili ve benim bilmem gereken şeyler."

"Gel, saat çok erken. Yatalım." Yatağa uzandığında beni de yanına çekti. Saçlarımın üstüne kondurduğu minik öpücükler ile gülümsedim. Parmak uçlarımı kasıklarında gezdirmeye başladığımda güldüğünü hissettim.

"Yapma."

"Kızgın mısın bana?" Başımı kaldırıp yemyeşil gözlerine baktım.

"Sana kızamayacak kadar aşığım." Gülümsedim. Uzanıp dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktığında elleri belimi sardı ve beni kucağına çekti. Belimi yavaşça okşamaya başladığında gıdıklandığım için gülüyordum.

"Ya Ateş dur."

"Durmayacağım."

"Ateş, lütfen." Elleri durduğunda uzanıp burnumun ucuna minik bir öpücük bıraktı. Elimi sakallarının üzerine koydum.

"Her şey güzel olacak mı?" Birden dudaklarımız arasından bu cümle çıktı.

"Her şey çok güzel olacak miniğim. O kadar güzel olacak ki, uyuyup rüya görmek bile istemeyeceğiz."

"Ama şimdi rüya görme vakti."

"Kapat gözlerini." Kapattım.

"Bir ev düşün, istediğin renk. Bahçesinde koşan çocuklar. Ailemiz. Ayhan ve Aras. Onlarında çocukları olmuş. Bahçede çocuk sesleri. Koşuşturuyorlar."

Erkek LisesiWhere stories live. Discover now