Bölüm 11 : Dönüş

1.5K 81 22
                                    

Odaya girdiğimde Bartu'nun öylece camdan dışarı baktığını gördüm. Yavaş adımlarla gidip arkasından sarıldığımda bir süre öylece durdu. Daha sonra bana doğru dönüp kollarımdan çıktı. Kaşlarımı çattım.

"Ne oldu?" diyerek konuşma başlattım.

"Alev, ben sıkıldım."

"Ne?"

"Sürekli bir aksiyon içinde olmaktan, her şeyden. Ben eski beni bile değiştirdim. Bunu istemeyerek yaptım. Asla yapmam dediğim şeyleri yaptım. Kardeşimi o herifle görüştürüyorum resmen. Seni ilk gördüğümde yardıma muhtaç biri olarak görmüştüm. Evet bu süreçte bazı yakınlaşmalarımız oldu. Ama benden bu kadar. Ben ilişki yapamam."
Ağlamadım. Gözümden akmaya çalışan yaşları geri yolladım. Karşısında dimdik durdum. Ona yenildiğimi gösteremezdim. Ona yenilemezdim.

Bir adım geri geldim. Güldüm. Bu gülüşün acı dolu bir gülüş olduğunu yalnızca ben biliyordum. Bir de içimdeki kanlar içinde yatan çocuk.

"Biliyordum." dedim kendi kendime konuşur gibi.

"Neyi?" dedi sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi. Sanki yabancıymışız gibi.

"Senden bir bok olmayacağını."

"Değişebileceğimi sen söyledin. Değişmemi sen istedin. Şimdi ben bunu istemiyorsam benim suçum değil."

"Haklısın ben salağım. En azından kardeşine karşı insaflı olmanı istemiştim. Üzgünüm seni değiştiremeye çalıştım."

"Sorun yok, iki arkadaş gibi ayrılmak ikimiz açısından da iyi olacak." dedi gülümseyerek. Dişlerimi sıktım.

"İki arkadaş mı?! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?! Sen düne kadar bana kendini affettirmeye çalışıyordun.!! Madem gideceksin niye geldin şerefsiz?!!"

"Sesini yükseltme.!"

"Siktir git burdan.!! Burdan da hayatımdan da siktir git.!! Anlıyor musun?" Ona doğru iki adım atıp kulağına yaklaştım.

"Eğer bir daha karşıma çıkacak olursan, seni öldürürüm." İki adım geri attım. Odadan hızlı adımlarla çıktığında aşağıdan sesler geliyordu. Erkek sesleri. Hepsi duymuştu. Konuştuklarımızı. O kadar bağırmıştım ki. Sonra babamın yükselerek artan küfür seslerini duydum. Sonra kavga sesleri. Kapıyı kilitleyip yatağa oturdum. Gözümden yaşlar akıyordu ama ben kıpırdayamıyordum. Kapımın önünden sesler geliyordu. Kapıyı açmaya çalışıyorlardı ama tepki veremiyorum. Beni kim neden sevmek istesin ki?! Bağırmaya başladım.

"BENİ KİM NEDEN SEVSİN Kİ?!!"

"Kızım lütfen kapıyı aç.!"

"BEN KATİLİM.! BENİ KİM NEDEN SEVSİN?!" Titreyen ellerimle çekmeceleri karıştırmaya başladım. Elime aldığım silahın şarjörünü zorlukla takıp kalbime bastırdım. Konuşmaya başladım.

"Özür dilerim. Hepinizden. Annemden. Babamdan. Hepinizden. Ama benim sevilecek bir tarafım yok. Bu hayata fazlayım. Annem değil ama ben ölmeyi çoktan hak ettim." Tetiği çektim. Silah sesi kulaklarımda uğuldarken yere düşerken kafamı sert bir yere çarptığımı hissettim. İşte bu benim hikâyemin sonuydu. İşte ben ölüyordum. Annem de benim gibi acı çekmişmiydi? Uykuya dalmak gibiydi. Nabzımın yavaşladığını hissediyordum...

Yangın Yanar...

Sadece tavanında bir pencere olan evin içinde tek başımaydım. Yıllardır. İçimdeki Ateş sönmüyordu. Her gün daha çok körükleniyordu. Harlanıyordu. Özlediğim insanlar, ailem, kocam ve kızım vardı. Kalbimin sıkıştığını hissettim. Sonra anahtar sesi geldi. Sonra bir şifre girdi. Sonra yeniden anahtar. Büyük çelik kapı açıldı. Ayağımdaki uzun zincirin izin verdiği kadarı ile ayağa kalktım. Karşısında dimdik durdum.

Erkek LisesiWhere stories live. Discover now