Bölüm 10 : Kavuşma

3.2K 117 12
                                    

Gözlerimi bir hastane odasında araladım. Başımda endişe ile bekleyen Ateş gözlerimi açtığımı görünce hızla konuştu.

"İyi misin Yangın'ım? Bir yerin ağrıyor mu?"

"Başım, biraz ağrıyor. Annem? Annem nerede?"

"Buradayım bebeğim." Annem yanıma geldiğinde arkasında duran adamı gördüm. Kaşlarım çatıldı.

"Senin burada ne işin var?"

"Bebeğim sakin ol." dedi annem elimi tutarak.

"Sakinim.! Bu adam bana bir sürü yalan saçmaladı.! Gitmesini istiyorum. Ateş, gitsin, lütfen." Ateş yanıma oturdu. Elini uzatıp saçlarımı okşadı.

"Sana anlattıkları, hepsi doğruydu küçüğüm."

"Sende mi Ateş?! Hepiniz birlik oldunuz ve bana yalan söylüyorsunuz.!! Hepiniz.!"

"Hayır miniğim, bana bak. Gözlerime bak. Ben sana hiç yalan söyledim mi?"

"Söylüyorsun."

"Söylemedim, söylemiyorum. Annenin ve, babanın yaşadıkları, hepsi doğru."

"Lütfen, lütfen bana yalan söyle Ateş." Annem ağlamaya başladığında arkasındaki adama sarıldı. Sinir kat sayım artarken Ateş'in elini sıkıca tuttum.

"Lütfen Ateş. İhtiyacım var."

"Bebeğim, güzelim yapma böyle lütfen Şuan seni iyi görmeye ihtiyacım var. Sen çok güçlüsün. Yapma lütfen."

"Anne?"

"K-kızım."

"Doğru mu? Her şey?"

"Hepsi bebeğim. Hepsi doğru. Biz bunları yaşadık." Gözümden bir yaş aktı. Ateş uzanıp sildi.

"Peki Agir? Sen bu kadar acıyı çektin ve bize yıllarca hiçbir şey göstermedin. Sen bunca acıyı çektikten sonra nasıl Agir'i benim öldürdüğümü söyledin? Sen bana nasıl böyle bir acı verdin? Sana yemin ederim her şeye katlanırdım. Beni öldürseydin ama bana katil olduğumu, kardeşimin katili olduğumu söylemeseydin." Sinirle Ateş'e döndüm.

"Biliyor muydun?! Agir'i benim öldürmediğimi biliyor muydun?!"

"Sana yemin ederim bilmiyordum. Diğerlerini biliyordum ama bunu bilmiyordum."

"Ölmek istiyorum." diye mırıldandım.

"Şşt. Hayır. Ölmek yok. Gidelim mi? Evimize?"

"Gidelim." Beni kucakladığında başımı göğsüne yatırdım. Ona sığındım. Hastaneden çıktığımızda arabaya bindik. Eve gidene kadar konuşmadık. Evin önünde durduğumuzda Ateş inip benim kapımı açtı. Beni yeniden kucaklayıp hızla içeri girdi. Kapıyı ayağıya kapatıp beni yukarı çıkardı. Yatağın üzerine bıraktığında yavaşça doğruldum. Bavulumun yanına gidip içerisine soktuğum fotoğrafı çıkardım. Yatağa uzandığımda gözümden akan yaşlar yastığı ıslatıyordu. Fotoğrafta on altıncı yaş günümüzü kutlarken Agir'in sırtına atlarken çekilmiş bir anı vardı. Fotoğrafı başımın yanına koyup gözlerimi kapattım..

Gözlerimi yeniden araladığımda havanın karanlık olduğunu gördüm. Yanımda yatan adama sıkıca sarılmıştım. Sarmaş dolaş yatıyorduk. Uyuduğunu gördüm. Kokusunu içime çektim.

"Teşekkür ederim. Her zaman yanımda olduğun için." Sakallarının üzerine minik bir öpücük bıraktım. Başımı boynuna gömdüğümde kollarını daha sıkı belime sardı.

"Her zaman yanında olacağım." dedi uykulu sesiyle. Gözlerimi kapattım...

Gözlerimi yeniden araladığımda Beni izliyordu. Gülümsedim.

"Günaydın."

"Günaydın miniğim." Sonra aklıma dün yaşananlar geldi. Yüzümdeki gülüş soldu. Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Benim telefonum nerede?" dedim düşünür gibi. Komodine baktığımda orada olduğunu gördüm. Uzanıp aldım. Sâre'yi aradım.

"Günaydın güzelim.!"

"Günaydın Sâre. Şu şerefsizi aldınız mı?"

"Evet, depoda, çok değişik şeyler deniyorum üzerinde. Yeni şeyler geliştiriyorum."

"Tamam, ben bu gün geleceğim."

"Tamam. Bekliyor olacağız." Telefonu kapattım.

"Ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum. Ne düşündüğümü de bilmiyorum. Kafamın içinde bağıran biri var ve ben onun sesinden kendi sesimi duyamıyorum. Tamam, kötü şeyler yaşamış olabilirler. Çok kötü şeyler yaşamış olabilir ama. Ama bilmiyorum. Yıllar sonra başka birini kabul edebilir miyim? Ya da, of! Bilmiyorum.!"

"Sakin ol bebeğim. İçinden geleni yap." Telefonum çalmaya başladığından o arıyordu. Ateş'e gösterdiğimde açmam için işaret yaptı.

"Efendim?"

"Kızım, iyi misin?"

"İyiyim."

"Şey için aramıştım ben. O adamı aldıracaktım ama yok. Kaçmış olabilir mi?"

"Bende."

"Oh, tamam adres atarsan eceli olmaya gidebilirim."

"Onun eceli ben olacağım.!"

"Kızım, ölmeyi çoktan hak etti."

"Biliyorum. Akşam gideceğim. Çok istiyorsan konum atarım.

"Tamam kızım, teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Benim kızım olduğun için. Seni seviyorum. Sen sevmesen de."

"Sana herhangi bir şey söylemedim. Yaşadıklarınız çok kötü şeyler. Yine de. Of.! Bıktım ya.! Bıktım.! Lanet olsun biz niye hiç mutlu olamıyoruz?!! Biz niye normal insanlar gibi olamıyoruz?!! Neden ya neden?!!"

"Sakin ol güzelim." dedi Ateş elimi tutarak.

"Sakin ol kızım. Her şey güzel olacak." Telefonu kapattım..

Akşam olmuştu. Savaş'a deponun adresini atmıştım. Arabadan indiğimizde o da gelmişti. Belime yerleştirdiğim silah ile birlikte içeriye girdik.

"Hoş geldin bebeğim.!" Sâre beni öpecek gibi yaklaştığında onu durdurdum. Ateş'e tuhaf bir bakış attığında o şerefsiz gülmeye başladı.

"Bakın bakın kimler gelmiş.! Kızım ve onun şerefsiz babası. Ve damat." Sinirle yaklaştığımda ağzına sert bir yumruk attım.

"Düzgün konuş şerefsiz.!!"

"Öğrendin değil mi?! Annene yaptıklarımı, Agir'e yaptıklarımı her şeyi.!" Bir yumruk daha attığımda sandalye ile birlikte geri düştü. Erkekliğine sert bir tekme atıp sertçe bastırdım. Acı ile inledi.

"SENİ ÖLDÜRMEMEM İÇİN BİR SEBEP SÖYLE?!!"

"Ben ölürsem Agir'i bulamazsınız." Sinirle ardı ardına tekme atmaya başladım.

"Kızım dur.!"

"Karışma baba.!!" Ne demiştim ben? Baba mı demiştim?

"Baban haklı, kızım. Agir ölmedi.!" dedi gülerek.

"YALAN SÖYLÜYORSUN.!!"

"Ölmedi. Sadece canınızı daha fazla yakmak için öldü dedim.! Ahahahaha.!"

Sinirle bir tekme daha attım...

Yeni bölümü nasıl buldunuz? Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz vote vermeyi yani aşağıdaki yıldıza basıp yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çookkk seviyorum. MUAH.

Erkek LisesiWhere stories live. Discover now