11. BÖLÜM - BAYAN ACEMİ PRENSES

743 93 48
                                    

    Çaresizliğin fiziksel bir acıya dönüşmesi miydi daha acı verici olan yoksa fiziksel bir acının çaresizliğe dönüşmesi mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    Çaresizliğin fiziksel bir acıya dönüşmesi miydi daha acı verici olan yoksa fiziksel bir acının çaresizliğe dönüşmesi mi?

    Hiçbiri.

    İkisini aynı anda yaşamanın ruhumda yarattığı haykırış kendi zihnimin içinde sağırlaştırmıştı beni. Ne kendimi duyabiliyordum ne de bir başkasını. Öyle bir sessizlik içinde yatıyordum ki sessizliğin kendi gürültüsü beni tekrar tekrar sağır ediyordu. Zehir vücudumu öyle bir ele geçirmişti ki ne şifası kalmış gibiydi ne de eskisi gibi acısı. 

    Yine de savaştım.

    O anıda yaşadığımı yaşamıştım ve bu defa pes etmeyecektim. Madem kaçıp saklanacağım bir yer yoktu, ben de kendi inimi inşa eder orada bütün benliğimle ortaya çıkardım. 

    Tabi önce gözlerimi açmam lazımdı...

     Kirpik uçlarıma kadar her yerim deli gibi ağrıyordu. Vücudumun üstünden tonlarca yük geçmişti sanki. Birçok şeyin ağırlığını aynı anda yaşıyordum. Hatırlayamadığım birçok gerçek vardı, hatırlamıyordum ama yine de ağırlığı üstüme çökmüştü.

    Kendimi zorladım, açtım gözlerimi. Karanlık bir yerdeydim ve tek başımaydım. Ay ve Yıldızlar'dan başka hiçbir ışık yoktu. Fakat ikisinin de ışığı çok azdı ve bunun farkına varmak beni kırk yerimden bıçaklamıştı. En büyük korkumla, en güçsüz anımda yeniden birlikteydim. . Bu, istemsizce titrememe ve sırtımda bir elektrik akımı geçiyormuşgibi ürpermeme sebep oldu. Vücudumdaki bütün tüylerin keskin bir iğne gibi beklediklerinihissedebiliyordum. Kalbim delicesine çarpıyor, gözlerim yuvalarındançıkacakmışçasına kocaman açılıyordu

    Yavaşça doğruldum ve Ay'ın bana sunduğu ışık kırıntılarıyla etrafı korkuyla incelemeye çalıştım. Bir uçurumun kenarında, sunak gibi bir şeyin üzerinde yatıyordum ve tamamen çıplaktım. Bunu fark ettiğim an  içgüdüsel olarak toparlandım ve bacaklarımı kendime çektim. Bir su sesi geldiğini fark ettiğimde başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Gözlerimi kısıp iyice görmeye çalıştım ama çok karanlık olduğu için göremedim. Su sesi ilk başta birkaç damla gibiyken şimdi koca bir şelaleye benziyordu.

    Sunaktan doğrulmaya yeltendim ama çıplak olduğumu hatırlayıp hemen eski halime geri döndüm. Yakınımda üzerimi örtecek bir şey var mı diye bakarken ayaklarımın dibinde bir kumaş parçası gördüm. Çocuksu bir mutlulukla hemen onu almak için uzandım. Beyaz renkte bir sabahlıktı. Hızlıca üzerime geçirdim ve su sesini takip etmek üzere ayaklandım. . Burada kalamazdım. Bir şekilde harekete geçmem gerekecekti. Üsteliknerede olduğumu bile bilmediğim bu diyarda o su sesi bana gönderilen bir ilahiişaret gibiydi

    Derin bir nefes alıp karanlığın içine yürümeye başladım. İlerledikçe bir ormanın içine giriyordum ve zaten çok az var olan ışığım yavaşça kendini gizledi. Zifiri karanlıkta olduğum yerde kaldım. Ne tekrar geri gitmeye cesaretim vardı ne de ileri gitmeye. Hem geri gitsem uçurumdan başka bir şey karşılamayacaktı beni. Adrenalinin vücuduma yaptığı baskıya rağmen kendimi zorladım. Ağaç dallarını önümden çekerken neden burada olduğumu anımsadım. Yüzüme ve vücuduma çarpan ağaç dallarının bedenimi yara bere içinde bırakmasını, bir kurdun pençesini koluma geçirmesini, o iğrenç kokulu sisi, siyah kurt sürüsünü ve yine bir kurdun beni ısırmasını...

Gökyüzü'nün İçinde - 1    (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin