21. BÖLÜM - ZİHİN OKUYANLAR

610 72 33
                                    

Merhaba!!!! Hepinize iyi okumalar diliyorum. Oy vermeyi untumayın💕

Instagram: gokyuzunun_icinde    miray._.y




"Yıldız Kralı'nın öldüğünü sanıyordum," dedi Lucas.

Ay sarayındaydık. Ondan önce Güneş sarayına gitmiştik. Ondan da önce Yıldız sarayına... Bütün Öz yerlebir olmuştu. Ne Kraliçelerden ne Krallardan ne de Nora ve Arya'dan tek bir iz vardı. Boğulduğumu hissediyordum.

Sarayın yıkık duvarlarına ve çatlamış zeminine baktım iç çeke çeke. Çok uzun bir zaman geçirmemiştim hatırladığım kadarıyla ama tanıdık bir huzuru vardı ilk geldiğim günden beri bu sarayın. Dile getirememiştim ama beni heyecanlandırıyordu. Şimdi ise bu halde, yıkık dökük görmek canımı sıkıyordu. Oysa geldiğimi anlayınca Prensesini selamlamak istercesine aydınlanmaya çalışmış fakat gücü yetmemişti. Utanmıştı muhtemelen. Saraylar canlıdır demişti Nora bana bir keresinde. Bütün nesneler canlıdır çünkü her şey enerjiden ibarettir demişti.

Elçi'nin gözümün önüne getirdiği o birkaç saniyede görmüştüm yaşanan felaketi. Çok ayrıntılı değildi fakat hızlı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti.

Biz Elio ile portasyondan geçtikten birkaç dakika sonra bir deprem olmuş gibi bütün Öz sallanmaya başlamıştı. Ordunun toplandığını görmüştüm daha sonra. Krallar bir yandan orduyu yönetirken bir yandan da Kraliçeleri korumaya çalışıyorlardı. Kraliçeler ve Prensesler ise halkı olabildiğinde bir araya toplamaya çalışıyorlardı. Herkes çığlık çığlığaydı. Ne olduysa sadece birkaç günde olmuş, bütün askerler ölmüş, başlarında Kraliçeleri olmayan halk ve Öz yaratıkları kendi başlarına kalmışlardı. En kötü sahne ise Kraliçeler ve Prensesleri zincirlerle tutsak halde görmemdi. Yıldız Kralı'nın onları zincirleyen bir avuç bilinçsizlere keyifle emirler yağdırdığınında görmüştüm. İçimdeki fitili yakan da buydu ya.

Uzun bir sessizlik sonrası oturduğu yerden bana çevirdi bakışlarını Davin. Tek kaşını kaldırıp mimikleriyle bir soru sordu bana: Her şeyi anlatabilir miyim?

Anlatsa da anlatmasa da olan olmuştu. Artık bir şeyleri saklamaya gerek duymak mantıksızdı. Bu yüzden omuz silktim.

Onayımı alan Davin onun gibi oturan öteki Öz'e ait soylulara anlatmaya başladı her şeyi.

"Yıldız Kralı ölmedi. Uzun zamandır kayıptı." Saraydaki hasarı izlerken kesilen sesiyle ona döndüm yüzümü. Bana bakıyordu şimdi de. "Tıpkı Diana ve Yıldız Prensesi Arya gibi."

Cümlesiyle birlikte herkes bana döndü. "Diana beş yüz yıldır kayıptı ve o hiçbir şeyi hatırlamıyor," diye lafı devam ettirdi Elio.

Tek bir çıt bile çıkmadı. Çatık kaşlar ve soru soran gözler dışında başka hiçbir şey olmadı. Hepsi bana bakıyordu. Yine, bir Prenses olduğum için, bir cevabı benden bekliyorlardı. Oysa Elio'nun da dediği gibi ben hiçbir şey hatırlamıyordum.

Derin bir nefes çektim içime. Yavaş adımlarla yanlarına doğru yürüyüp herkesi görebileceğim bir yere oturdum. Oturana kadar hiçkimse gözünü dahi kırpmadan benden gözlerini ayırmamıştı.

"Bana bakmayı kesin. Dediğini duydunuz, hiçbir şey hatırlamıyorum."

Mahçup olmuşçasına gözlerini kaçırdılar bin anlığına. Sonra tekrar bana döndü bütün gözler.

"Bize hiç belli etmemiştin," dedi Amaris.

Kibirle sırıttım. "Her boş anda çalışıyordum çünkü," dedim.

Gökyüzü'nün İçinde - 1    (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin