13. BÖLÜM - ŞİFACI

636 89 21
                                    

    "Lütfen yemeğini yer misin, sıkı beslenmen lazım," dedi Mia.

    "Hiç iştahım yok. Sadece gitmek istiyorum."

    Sonunda yola koyulma zamanı gelmişti. Tam olarak nereye gideceğimiz muammaydı, her şey bana bağlıydı. Daha nereye gitmem gerektiğini bile bilmiyordum. Ay Kraliçesi, yani anneme göre bunu bir şekilde anlayacaktım. 

    İç çeken yardımcıma döndüm, "Korkmam gerekiyor mu?" dedim huzursuz bir sesle.

    "Hayır korkman gerekmiyor ama korkuyorsan, bu çok normal. Henüz çoğu şeyi hatırlamıyorsun," dedi dizlerimin önüne kadar eğilip elimi  tutarak. "Ben beş yüz yıl öne hayatta bile değildim fakat Prenses Diana'yı her yerde duyuyordum. Ve benim duyduğuma göre bu prenses çok güçlüymüş." Tebessüm ettim.

    "Beni yüreklendirme çaban için teşekkür ederim ama ben o kadar da güçlü hissetmiyorum."

    "Diana, hayatım boyunca kayıp bir prensese büyük hayranlık besledim. O prenses ile tanışmak benim en büyük hayalimdi. Onu örnek alıyordum. Bu yüzden Ay Krallığı'nda gönüllü olarak hizmetkarlık yapmaya başladım. Gökyüzü beni çok seviyor olacak ki o Prenses'in başyardımcısı oldum. Ve şu an o prenses bana hayal ettiğim kadar güçlü olmadığından bahsediyor. Ona inamayı mı seçeyim sence?" Başını hafif yana yatırmış, kaşlarını kaldırmış imalı bir şekilde bana bakıyordu. Ondan daha fazla yaşamıştım fakat benden daha olgun düşünüyordu. 

    "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" dedim dolu dolu gözlerimle.

    "Dalga mı geçiyorsun! Şu an hayran olduğum kadınla sohbet ediyorum, bunun ne demek olduğunu biliyor musun sen?"

    Başımı geriye atıp koca bir kahkaha attım, "Sen bayağı fanatikmişsin, Mia."

    "Evet öyleyim. Şimdi hayalimdeki seni bozma ve ne kadar güçlü olduğunu kendi gözlerimle görmeme izin ver," dedi sevgili yardımcım. 

    Kıkırdadım, "Peki, öyle olsun."

    Tuttuğı ellerime hafifçe vurup ayağa kalktı. "Yemeğini ye ve zihnini boşalt. Bir şeye ihtiyacın olursa kapının önündeyim." Başımı salladım ve odadan çıktı.

    Yola çıkmak için akşam olmasını beklemiştik çünkü ben geceye aittim. Ayrıca bu gece dolunay vardı ve bu beni daha güçlü kılıyordu. Ay ışığından daha iyi verim almam için açık giymem gerekiyordu ama nereye gideceğimiz de kesin olmadığı için savaş derslerinde giydiğime benzer deri kıyafetler verilmişti bana. Altım siyah deri dar bir pantolondu ve üstüm ise istediğim zaman çıkarabileceğim siyah bir deri ceketti. Deri ceketin altına ip askılı daha çok tenimi açıkta bırakacak bir üst vardı. Yine bütün kıyafetlerimi üstüme geçirdikten kısa bir süre sonra yokmuş gibi hafiflediler. Ne üşütür ne de terletirler, demişti Mia bunlar için. 

    Kendimi zorlayarak yemeğimi yedim ve üstüme yine siyah bir pelerin alıp çıkmaya hazırlandım. Kapıyı açıp dışarıya çıktım. Mia elinde bir çantayla beni karşıladı. 

    "İçine seni tok tutacak ve ihtiyacın olabilecek şeyler koydum." Çantayı elinden aldım.

    "Teşekkür ederim, Mia. Sen çok iyi bir yardımcısın." Gülümsedim. Önümde reverans yaptı ve o halde durdu. Derin bir nefes alıp hareket edince o ve iki muhafız daha peşimden geldiler. 

    Merdivenlerden inerken ana salonda olan kalabalığı görebiliyordum. Yine herkes toplanmıştı.  Arya ve Nora merdivene yakın tarafta, bana bir şeyler anlatmaya çalışır gibi bakıyorlardı. Diğerleri fark etmesin diye hiçbir tepki vermedim. Arya zeki kızdı ve anlatmaya çalıştığı şeyi söylemenin bir yolunu bularak üstüme atladı.

Gökyüzü'nün İçinde - 1    (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now