22. BÖLÜM - YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLAR

605 67 32
                                    

Keyifli okumalar dilerim❤️

Instagram: miray._.y


Sarayın yıkılmış duvarlarından birinin köşesinde durmuş aşağıya, bulutlardan da aşağıya, Yeryüzü'ne seyredalmıştım. Bir zamanlar oradaydım ben de. Şehrin parlak ışıklarının sunduğu enfes manzara gözlerimin içinde parlıyordu. Gökyüzü'nün eşsiz Yıldızlar'ı sanki Yeryüzü'ne göç etmiş gibiydiler. Gökyüzü için bu utanç verici bir manzaraydı. Yeryüzü ilk defa Gökyüzü'nü alt etmişti. İşte bir zamanlar ben de oradaydım. Bana anılarımın sahte olduğunu söyleseler bile her birini eksiksiz hatırlıyordum. Evimin balkonunda Yıldızlar'ı ve Ay'ı seyrederken hayalini kurduğum Gökyüzü'nde şimdi Yeryüzü'ne inebilmenin ihtiyacını hissediyordum.

Saçlarımı savuran bir rüzgar okşadı tenimi. Bütün vücudum aynı anda esen rüzgarın soğukluğuyla ürperdi fakat tatmin ediciydi. İçimdeki yangınlara soğuk bir dokunuş gibiydi. Rengini Ay'dan alan saçlarımı acelesiz bir şekilde yüzümden çektim. Avuçlarımdaki tutamlara baktım. Buraya geldiğimden beri daha hızlı uzuyorlardı. Bel boyunu çoktan geçmişti. Yine de oldukça canlı görünüyorlardı. Saçlar bir kadının enerji antenleridir, derdi Arya hep bana. Bu yüzden kestirmeme her zaman karşı çıkardı. Bu kadar uzadığını görse çok mutlu olurdu eminim ki. Onu bulabilirsem ben de mutlu olacaktım.

Rüzgar şiddetlenmeye başlayınca aşağıdaki bulutlar bir deniz manzarası sunar gibi hareketlenmeye başladı. Burun deliklerimi yakacak kadar sert bir nefes çektim içime. Soğuk hava içimi canlandırıyordu. Birkaç kere tekrar edince zihnim rahatlıyordu. Arya'yla gittiğimiz bir meditasyon sınıfından öğrenmiştim bunu. Gerçekten de çok iyi geliyordu. Şehrin baş ağırtıcı gürültüsünden kurtulmak istediğim zaman kulaklığımla en sevdiğim müziği dinler ve bu metodu uygulardım. Benden keyiflisi olmazdı o zaman. Hele bir de ardından bir parça çikolata yediysem... Pamuk gibi olurdum.

Havanın soğukluğuyla çıplak omuzlarımı ovmaya başladım. Yüzüm kasılıyor, gözlerim yaşarıyordu. Yine de başımı arkamdaki enkaza çevirip yüzleşmek istemiyordum. Vicdan azabı çekiyordum görünce. Omuzlarıma geçirilen pelerinin sıcak hissini duyduğumda bana bunu getiren kişiye döndüm yüzümü.

Kale.

"Umarım rahatsız etmiyorumdur."

Kuru soğukla başa çıkabilmek adına gözlerimden akan birkaç damla yaşı sildim çabucak. "Hayır, sorun değil."

"Ağlıyor musun?"

"Hayır hayır." Kıkırdadım. "Rüzgar yüzünden oldu." Benimle birlikte o da güldü.

Bir süre hiçbir şey demeden aşağıdaki ışıklı manzarayı izledik. Ama onu rahatsız eden bir şey vardı ve en sonunda dayanamayıp konuştu. "Ben... Ben olanlar için üzgünüm. Amaris bana her şeyi anlattı. Bu çok berbar bir durum. Çok utanıyorum," dedi.

Vücudumla birlikte ona döndüm. Anlayışla tebessüm ettim. "Seni suçlamadığımı bilmeni istiyorum. Tamam, belki başlarda biraz nefret etmiş olabilirim." Elimle ağzımı kapatarak zarifçe kıkırdadım. O da kıkırdarken Elio'nun dağıttığı suratı şekilden şekle giriyordu. "Asıl ben özür dilerim. Yaraların için."

"Onlar haklıydı. Bunun için özür dilemen çok saçma. Aynısı Amaris'e, Helen'e veya Olina'ya yapılsa emin ol ki daha beter şeyler olurdu."

"Sen şifacı değil miydin, neden kendini iyileştirmiyorsun?" diye sordum.

Kaşlarını çattı. Yerdeki kırık cam parçalarından birine uzanıp bir ayna görevi görmesi için yüzüne doğru tuttu. Sanırım bunu fark etmemişti bile. Kahkaha atmaya başladı. "Unutmuşum." Yaraları anında kapandı. "Teşekkür ederim."

Gökyüzü'nün İçinde - 1    (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin