25. BÖLÜM - KURTLAR VE PRENSESLERİ

524 59 24
                                    

    Hayatımın en iyi uykusunu uyumuş olabilirim.

    Davin ile beraber uçurum kenarında birbirimize sarılarak uyuyakalmıştık. Bu şekilde uyuyaklamak tehlikeli olabilirdi, uyurken sağa sola dönebilirdik ya da Rigel yine bir yerlerden çıkabilirdi ama ben o kadar güvende hissediyordum ki...

   Bütün geceyi orada geçirmiştik. Kaç saat orada kalmıştık bilmiyordum ama hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Diğerlerine de haber vermemiştik bu yüzden bir an önce gitsek iyi olurdu.

    "Nasılsın?" diye sordun Davin.

    Kendime gelmek için kollarımı ve bacaklarımı esnetirken ona döndüm. Elimde olmayan bir şekilde gülümsedim. "Hiç olmadığım kadar iyi." Bu lafım karşısında yüzünde güller açtı. "Gitmeliyiz," dedim. Başıyla beni onayladı. 

    Davin bir portasyon çağırdı ve önce ben sonra o, postasyonu tırmandık. Merdiven basamaklarını inerken Elio'nun kireç gibi yüzüyle karşı karşıya geldik.

    "Neredeydiniz siz?" diye hesap sordu.

    "Haber vermediğimiz için üzgünüm, uyuyakalmışız," dedim Elio'nun arkasında ayaklanmış aynı cevabı bekleyen kalabalığa.

    "Beraberdiniz yani?" diye üsteledi Elio.

    "Evet beraberdik. Bununla bir sorunun mu var?" diye cevap verdi Davin.

    Elio ona sinirle baktıktan sonra bana döndü. "Sana bir şey yaptı mı?" Sorusuyla kaşlarımı havaya kaldırdım. Bu  kadar mı güvenmiyordu ona yani?

    Davin dayanamayıp onu tek omuzundan ittirdi. "Sen ne dediğini sanıyorsun?" Birbirlerinin üzerlerine yürüyünce araya girmeye çalıştım. Fakat, yine, aniden köpürmüşlerdi ve beni de ezip geçmişlerdi. Yardıma muhtaç gözlerle Prenslere bakınca Pyro ve Lucas onları ayırmak için hareketlendi.

    "Elio," dedim Pyro onu geriye doğru çekiştirirken. Beni korumak sitediğini anlıyordum. Bu yüzden onun içini rahatlatmak istiyordum. "Dinlenmeye gideceğimi söylemiştim hatırlıyor musun?" Ateş püskürten gözlerini Davin'den çekip bana yönlendirince buz dökülmüş gibi sakinleşti. Başını yukarı aşağı salladı. "Beni kontrol etmeye gelmiş o kadar," dedim. Yalan söylemiyordum ama devamını bilmese de olurdu.

    Davin'e dönünce gözlerini devirdiğini gördüm. Yeniden bize, bana döndüğünde, "Ona neden açıklama yapıyorsun Diana?" dedi.

    "Haber vermeden gittik ve telaşlanması çok normal. O da senin gibi beni korumakla görevli," deyince Elio'ya döndüm ve onun keyifle gülümseyen yüzüyle karşılaştım. Bunun üzerine bende gülümsedim. Onun kendini dışlanmış hissetmesini istemiyordum. Benim için önemli biri olup çıkmıştı. "Üzgünüm," dedim yeniden. Anlayışla başını salladı.

    Daha sonra Amaris yanıma geldi. Geldiğini fark edebilmem için koluma dokununca ona döndüm. İfadesiz suratı bana dokunduğu an şaşkınlıkla parladı. Ne oldu, der gibi kaş göz yapınca da hemen ifadesini değiştirdi. Anlamayarak kaşlarımı çattım. 

    "Bir sorun mu var?" dedim ona.

    Toparlanmak için boğazını temizledi. "Aslında bir sorun yok. Sadece şu kehanetle ilgili konuşalım diyecektim. Belki de kehanete daha fazla yoğunlaşmalıyız," dedi.

    "Evet, o haklı. Yanlış hatırlamıyorsam kehanet, 'Güneş doğmaz,  Ay parlamaz, Yıldızlar ışıldamaz' diye bir şey söylüyordu," diye ekledi Helen. Onaylamak için başımı salladım. "Kehanet en başından beri gerçekleşiyor. Bunu gözardı edemeyiz." Bir anlığına düşüncelere daldım. Zihnim Elçi ile yaptığımız konuşmaları teker teker taradı ve aradığını da buldu.

Gökyüzü'nün İçinde - 1    (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now