Bölüm 15: Geri Dönüş Yok

5.3K 310 6
                                    

Cesaretimi toplayıp başımı Yiğit'e çevirdim. Bakışları üzerimdeyken bunu dile getiriyor olmak daha zor gibi görünüyordu ama birkaç saniyenin ardından isteğimi ona söyledim.

"Yeşim Karaca'yı tutukla." Kafası karışmış bir halde bana döndü. Daha sonra hayret eder gibi konuştu. "Vay canına, bunu çok basit bir şeymiş gibi söylüyorsun."

Ona durumu açıklamaya çalıştım. "Yeşim Karaca bu sabah ilk ışıklarla şehirden bir daha dönmemek üzere ayrılacak. Onun burada kalmasına ihtiyacım var." Kendimden üçüncü bir şahıs gibi bahsetmenin garipliğini göz ardı ederek tepkisini ölçmeye çalıştım. "Gideceğini nereden bili- Sorduğum soruya bak." Son cümlesini kendi kendine söylenmiş ve sonra yeniden bana dönmüştü. "Neden burada kalmasına ihtiyacın var?"

"Çünkü o benim görevimdeki kilit isim. Eğer giderse," Bunu ona makul bir şekilde açıklayamayacağımı fark ettiğimde sustum. "Burada olmasına ihtiyacım olduğunu bilmen yeterli. Eğer onu burada biraz daha tutabilirsem, görevimi girdiği tehlikenin içerisinden çıkarabileceğim bir yol bulabilirim. Sadece bir yol bulmak için biraz daha zamana ihtiyacım var."

Derin bir nefes aldı ve konuştu. "Onu tam olarak hangi suçla tutuklamamı bekliyorsun?" Çok düşünmeden hızla cevap verdim. "Bir şeyler bulsan?" Sinirlenmeye başlayan ifadesi ile konuşmaya devam etti. Belli ki şu anda sabrının sınırlarını zorluyordum. "Mehmet Kaan Korkmaz denen o şerefsize karşı bir sürü kanıt vardı ama bir işe yaramadı. Yeşim'i uydurma bir suçlama ile gerçekten içeri alabileceğimizi mi sanıyorsun?"

Yutkundum ve dürüstçe cevap verdim. "Onu burada tutmak için başka bir yol düşünemiyorum." Yiğit bana cevap vermek üzereyken Doğu'nun seslenmesi ile ona döndü ve sonra onun işaret ettiği yere baktı. İleride ki askeri uçak kalkmaya hazır görünüyordu. Hiçbir şey söylemeden benden uzaklaşmak için bir hamle yaptığında kolunu yakaladım. "Bundan ekip arkadaşlarımın haberinin olmasını istemiyorum."

Kolunu elimden kurtardı ve uzaklaşmadan önce konuştu. "Ekip dediğin birlikte çalışır. Ama görünen o ki sen bu planında bir başınasın."

***

Evet, Çelebi ve Sinan'ı bu planın bir parçası yapmamıştım ve muhtemelen bu yaptığımı öğrendiklerinde küplere bineceklerdi ama bu yalnız olduğum anlamına gelmiyordu. Yiğit bu adımı atarak benim yanımda olduğunu belli etmişti. Onun sayesinde hala bu göreve devam edebilmem için bir şansım vardı. Sadece bu süreci iyi değerlendirmeli ve Başkan'ın göreve devam etmeme izin vereceği şeyi bulmalıydım.

Yiğit doğrulup geriye doğru çekildi ve eliyle dışarı çıkmamı işaret etti. Uyku mahmurluğu ile arabadan çıkıp karşısına geçtiğimde gözlerimi doğruca gözlerine diktim. Gözlerini üzerimde gezdirirken kısa süreliğine beni tanırsa diye bir endişe dalgası geçti üzerimden. Ama operasyonda üzerimde olan kıyafetler beni olduğumdan daha büyük ve botlar ise daha uzun gösteriyordu. Sesimi de kalınlaştırarak konuştuğum ve aynı zamanda sesim kumaştan dolayı boğuk çıktığı için benzetse bile doğrudan ben olduğum sonucuna varamayacağını umuyordum.

Yiğit arabanın kapısı itti ve kapı gürültülü bir şekilde kapandı. "Arabaya dön ve ellerini arabanın üzerine koy." Dediğini yaptım ve yolcu kapısına doğru döndüm. Ellerimi az önce onun ellerinin olduğu yere koyarken ayağını ayaklarımın arasına yerleştirip ayaklarımın arasındaki mesafeyi açmaya zorladı. Ellerini omuzlarıma yerleştirip bileklerime kadar kontrol ederek kaydırdı. 

Her şeyi sorgulamadan kabul ediyor gibi görünmemek için sordum. "Tüm bunların sebebi ne?" Yiğit cevabını vermeden önce ellerini göğüs kafesimin iki yanına yerleştirerek belime doğru ilerlemeye başladı. Bu dokunuşun nefesimi kestiğini hissettim. "Terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanıyorsun." 

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now