Bölüm 27: En Yakın Uzak

5.2K 369 21
                                    

Yiğit'in gelen bir telefonla benden uzaklaşmasını fırsat bilerek kendime son olanlardan sonra toparlanmak için zaman tanıdım. Son yaşananların ardından nasıl da onun büyüsünün altında girmiştim aklım almıyordu. Göğsümden tüm vücuduma yayılan ve beni uyuşturan tatlı bir sıcaklık vardı.  

Mutfakta Güneş ve Savaş'ın yan yana çalıştıkları yere doğru ilerledim. Savaş aralarına mesafe koyuyordu ama Güneş daha yakın olmak için çabalıyordu. Ben yanlarına giderken hazırladıkları poğaça hamuruna şekil verip fırın tepsisine yerleştiriyorlardı. Güneş beni görünce kocaman gülümsedi. "Poğaça bitti. Fırına sürüp pişmesini bekleyeceğiz." Fırın tepsisini eline aldı ve fırına yerleştirip geri döndü. "Sırada pankekler var. Yeşim sen de bize yardım edecek misin?"

"Yapabileceğim bir şey varsa yaparım." Güneş kafasıyla beni onayladıktan sonra mutfağın içerisinde gözlerini gezdirdi ve sonunda gözleri işine odaklanmış olan Ayaz'ın üzerinde durdu. Daha sonra Savaş'a baktı ve gözlerine yansıyan çelişkiyi gördüm. Savaş ondan tarafa bakmaktan kaçındığı için bunun farkında değildi. 

"Güneş?" Seslenmem ile bana döndü. "Aklını kurcalayan bir şey mi var?" Gözleri hızlıca Savaş'a kayıp yeniden beni buldu. "Eğer sen yardım edeceksen, ben yapmam gereken başka bir işle ilgilensem de sen Savaş abi ile pankekleri yapsan olur mu?" Hızla Ayaz'a bir kez daha baktı. 

"Ne yapacaksın?" Dudaklarının kenarları hafifçe kıvrıldı ve utangaç bir tavırla cevap verdi. "Gözleme. Ama sadece Ayaz için yapacağım. Ona özel." Bu sefer de Ayaz için çabalaması kafamı yine karıştırırken bunu dışarıya yansıtmamaya çalıştım. Başımı sallayarak onu onayladım. "Ne yapman gerekiyorsa onu yap. Ben Savaş'a yardım ederim." Rahatlayarak nefesini dışarıya verdi ve gülümsedi. Endişelerden arınmış bir halde gülümserken yine aynı hisse, dün geceki gibi onu birisine benzettiğim hissine kapıldım. Mutfağın çıkışına doğru yönelmişken konuştu. "Çok teşekkür ederim."

"Güneş." Ona seslenmem ile olduğu yerde durup bana baktı. "Efendim?" Birkaç adımda yanına ulaştım. "Seni sanki birisine benzetiyor gibiyim. Daha önceden tanışıyor muyuz biz?" 

Bakışlarını kaçırdı ve hızla kafasını iki yana salladı. "Daha önceden tanışmıyoruz." Derin bir nefes alıp bana baktı ve bu sırada gözlerinin ıslaklıkla parladığını fark ettim. Neden gözleri dolmuştu ki şimdi? Yutkundu ve konuştu. "İnsanlar çift yaratılmıştır derler. Beni başka birisine benzetiyor olmalısın." Kafamı sallayarak onayladım ve o arkasını dönüp giderken yine kafa karışıklığı ile onu izledim. 

Yalan söylüyordu. Gözlerini kaçırışından, nefeslerinin bir anda düzensiz hale gelmesinden ve gitmek için acele etmesinden açıkça anlaşılıyordu yalan söylediği. Bir şekilde tanıyorduk birbirimizi. Bundan neredeyse emin gibiydim ama bir türlü onun kim olduğunu çıkartamıyordum.

Güneş mutfaktan çıktıktan sonra Savaş'ın yanına döndüm. Kimsenin yakınlarda olmadığından emin olduğumda sesimi kısarak konuştum. "Bana burada neler olduğunu açıklayacak mısın?" Savaş sıkıntılı yüz ifadesi ile bana döndü. "Keşke bir bilsem neler olduğunu."

O pankek hamurunu hazırlarken istediği malzemeleri sırasıyla verdim. Bu sırada da bana aralarında yaşanan garip şeyleri açıklıyordu. "Ayaz, timden Güneş ile tanışan ilk kişi. Güneş buraya taşınırken bir sıkıntı yaşamış, Ayaz da denk gelmiş yardım etmiş ona. Bir süre böyle görüştüler ve biz hepimiz Ayaz'ın Güneş'ten hoşlandığını biliyorduk." Bakışları hızlıca Ayaz'ın üzerinden geçti. "Pastane açıldığında destek olmak için hep beraber buraya kahvaltı yapmaya geldik. Tüm gariplikler de o zaman başladı zaten." Duraksadı. "Biraz daha un ekle." Dediğine uyarak hamura biraz daha un ekledim.

SESSİZ SİPERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin