Bölüm 36: Gizli Anlaşmaların Ritmi

3.9K 378 14
                                    

"Güven'le konuş, Yeşim. Bu yaptığının ne anlama geldiğini tek tek açıkla ona. Onun bu saçmalığına derhal bir son ver!" Mehmet Bey fısıldasa bile sesindeki öfke net bir şekilde anlaşılıyordu. Derin bir nefes aldım ve son on dakikadır tartıştığımız bu konunun artık son bulması için dua ederek cevap verdim. "Konuştum, baba. Beni dinlemiyor."

Dolaptan tabakları çıkarırken ona sırtımı döndüm ve o hala aynı konu hakkında konuşmaya devam ederken sakinleşmeye çalıştım. Şimdiye kadar oğlunun davranışlarını kontrol etme çabasının hep ters teptiğinin öğrenmiş olması gerekiyordu. Zaten Güven ne yapıyorsa Mehmet Bey sevmediği ve istemediği için yapıyordu. Mehmet Bey konuşmaya devam ederken onu yok sayıp zihnimi meşgul eden şeylere geri döndüm.

Dün röntgen çekildikten sonra odaya geri döndüğüm an, odadaki değişmiş tavırların farkına varmıştım. Herkes tuhaf bir şekilde sessizdi. Birbirleriyle uzun uzun bakışıyorlardı. Güven inatla gözlerini benden uzak tutuyordu ve odadaki askerlerin bakışları normalden daha fazla Güven'in üzerinde oyalanıyordu. 

Ayaz, sözde poğaçaları bırakmak için ayak üstü uğramıştı ama poğaçaları bıraktıktan sonra gitmemişti. Üstelik öğrendiğim kadarıyla akşam nöbete gelecek olan da oydu. Akşam zaten gelecekken o anda hastanede kalmayı tercih etmesi merak uyandırıcıydı. 

Savaş neler döndüğünden benim gibi bi' haber olsa da, gidip dinlenebileceği halde burada kalmayı tercih eden Halit yüzünden kalıyordu. O da bir şeylerin garip gittiğinin farkında olmalı ki kaşları hafifçe çatık biçimde, herkesin yüzünde gözlerini dikkatle gezdiriyordu.

Benim yanımda konuşmak istemedikleri bir konu vardı ve Güven de bu konuya dahildi, bunu anlayabiliyordum. Yiğit'in de kısa bir süre sonra gelmesinin ardından konunun endişelenmeme neden olacak bir şey olduğunu kestirebilmiştim. Beni nezarethanede sorguya çekmeye çalışan savcının, Hakan Alpman'ın bir anda yok yere ziyaretime gelmesi ile de konunun ne olduğunu çözmüştüm. Güven muhbirlik yapacaktı. 

Söz konusu Polat olduğunda, onun muhbirlik yapıyor olmasını, uzun zamandır peşinde olduğumuz insanı bize sunuyor olması nedeniyle mutlulukla karşılamıştım. Ama gerçekleri ele alacak olursak, eğer Polat'ın muhbirlik yaptığı anlaşılırsa başına kötü şeyler geleceğini biliyordum. Muhbirlere neler yaptıklarını daha önce de görmüştüm ve yapılanlar benim bile midemin kaldıramadığı şeylerdi.

Güven'in muhbirlik yapıyor olması işte tam olarak bu yüzden beni endişelendiriyordu. Zaten benim bildiğimden daha fazlasını sunamayacağından ona engel olmayı düşünüyordum. Onun başına hiçbir şey gelmesini istemiyordum. 

Savcı, geldikten birkaç dakika sonra Güven ve ardından diğerleri teker teker odadan ayrıldığında neler döndüğünden haberim yokmuş gibi davranmıştım ama kör bile anlardı ne işler çevirdiklerini. Ne yapmaya çalıştıkları bariz bir şekilde ortadaydı. Amatörce hareket ettiklerini söylemem gerekirdi.

Sadece Ayaz yanımda kaldığında oyunu açıp istihbarattan birisiyle iletişime geçtim ve Başkan'la görüşmem gerektiğini ısrarla vurguladıktan sonra sonunda onunla konuşup bu olanları ona anlattım. Eğer Başkan bu konuyu akışına bırakmamı emretmemiş olsaydı, gidip Güven'in yaptığı şeye engel olurdum. Ama Başkan, Güven'in bu yaptığının daha sonra mahkeme karşısında kendi yararına sonuçlanacağı  konusunda ısrarcıydı ve Güven'in güvenliğini sağlayacağı konusunda teminat vermişti.

Gitmelerinin üzerinden çok vakit geçmeden yine aralıklarla teker teker odaya geri döndüler. Hiçbir şeyin farkında değilmişim gibi davranmak giderek zorlaşırken neler olduğunu öğrenebilmek için yürümek istediğimi bahane ederek Savaş'la koridora çıktım. 

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now