Her şeyin içine ettim

704 29 4
                                    


"Bende seni seviyorum. Bundan sonra hep mutlu olalım"

Derin bir nefes alıp verdim. Yüzümde acıyla karışık bir gülümseme belirdi.

"Ben hayatımda bu sözleri hiç bir erkeğe söylemedim" derin bir iç çekip dudağımı ısırdım.

"O yüzden sana verdiğim değerini bil,Kişa. Bu sözleri bir hafta önce Aksele söyleyemedim. Belki söyleseydim şuan evlenip çoluk çocuğa bile girişmiştik."

Çikolatalı kahvemden bir yudum içtim. Bir haftadır Akselle tek bir kelime bile konuşmuyorum. O ormanda da bir şey söylemeden kulubeye geri dönmüştüm.

Bu bir hafta da Akselin kendini affettirmek için yapmadığı çocukluk,atmadığı saçma ergen mesajları kalmadı.

Kendimi odama kapadım artık. Her odamdan çıkışımda annemler ve Mehmet amca Akselle küsme olayını hamilelik hormonlarına bağlıyorlar. Bide artık dünür değil kanka oldular.

Babamın ormandan geri döndükten sonra ilk limonları sormasını söylemek istemiyorum bile.

Bütün bunları bir kenara bırakıp başta istemiyorum diye dirensemde Akselin bana gönderdiği -hediyyesini-papağanı kabul ettim. Şuan tek dert ortağım o,yani;Kişa.

"Ya Kişa,sende en az benim kadar yalnızsın. Bizim halimizi böyle görüp seni tek alan psikolojisi bozuk Akselin işleri işte. En yakın zamanda sana bir kız almalıyız,oğlum"

Kendimi oğlunun evlenme yaşı gelmiş ve oğlunu evlilik diyerek bıktıran anneler gibi hiss ettim. Eh şimdi ben haklıyım,o zaman anneler de haklı.
Telefonuma yine Akselden gelen yeni bir saçma mesaj sesiyle saçmalamalarıma ara veriyorum.

""Hani süper mario oynarken,mario küçülünce insanın içini garip bir hüzün kaplar ya... şuan öyleyim""

Yazdığına diğer mesajlarında olduğu gibi yine güldüm. Kişanın bakışlarıyla karşılaşınca ciddileştim.

"Gittikçe aşağılara iniyor. Düne kadar ergendi,bü günse artık tam bir ilk okul birinci sınıf öğrencisi. Böyle şeylar yazarak kalbimi onaracağını sanıyor,kuşbeyinli"

Kişa aniden cikleyince kaşlarımı yukarı kaldırdım.

"Ah,pardon. Amacımın sana hakaret etmek olmadığını biliyosun,dostum"

Bu esnada kapım yine tıklandı. Kapının arkasından annemin sinirli ses tonu geldi.

"Kızım,hadi çık artık. Ne zaman yemekleri odana taşıyorsun bilmiyorum ama artık çıkıp kontrole gitmemiz lazım. Bebeğin sağlık durumunu ve kaç haftalık olduğunu öğrenmeliyiz"

Söylediğimiz yalanların artık bizi köşeye sıkıştırdığını son günlerde iyice bir anladım. Yalanlarımız artık beni yoruyor,bıktırıyor.

"Beni yalnız bırakın!"

Bir yudum daha içtim kahvemden. Yemekleri ve diğerlerini götürdüğüne göre gizli ajanım Begüme çok borçluyum. Halden anlayan çok iyi bir arkadaş. Bu sırada Kişaya baktım.

"Tamam. Senden sonra iyi bir arkadaş. Hemen alınma"

Gözlerim irileşti. İç sesimin iç sesi delirdiğimi haykırıyorken --iç sesimin iç sesi iç sesi olduğunu göz önünde bulundurursak,iç sesim iç sesimin iç sesinin annesi oluyor demektir. Fıkra gibi saçmalamak nasıl bir duygu? Sorusunun canlı örneği!!-- iç sesim evladına düzgün konuşmasını uyardı. Hayda,saçmalığın daniskosu dedikleri şey bu olsa gerek.

Kişanın yanından kalkıp pencereye doğru gittim. İlk önce perdeni aralayıp Akselin diğer pencerede olup olmadığını kontrol ettim. Yoktu. Penceremi açıp başımı yukarı kaldırarak gök yüzünü izlemeye başladım. Bu bana huzur veriyordu.

Gıcık KomşumWhere stories live. Discover now