Senden başkası haram!

710 30 6
                                    

Ey Edip Adanada pide ye-cümlesindeki gibi olmuştu hayatım. Aksel o cümle gibi işlemişti kalbime. Düzü de tersi de birdi benim için. Seviyordum onu. Peki evlenmek istiyormuydum onunla? Saçmalama,polisler gelmeseydi zaten evet diyecektin ona! Bu soruda problem yok. Asıl soru evliliğe hazır mıyım?-sorusu. Bu güne kadar kendim yaptım işimi,kendi yükümü kendim taşıdım. İki kişilik belki de üç kişilik -Akselin çocuk istediğini göz önüne alırsak- yükü taşıya bilirmiyim?

"Hey,Melis kalksana"

Nezarethanede de Akselle komşu olmak sabah sabah böyle uyandırılmak demek. Gerçi uyumuyordum. Böylesine sert bir zeminde nasıl uyuya bilirim ki? Sabah sabah onunla didişmeyi isteklerimin arasına almadığımdan arkam ona dönük cevapladım.

"Senin gibi bir tembelin sabah erkenden uyanması hiç hayrı alamet değil. Canın kavga etmek istiyor belli ki. Lütfen gece dertleştiğin fareyle uğraş"

Dediğimde anlamadığım bir nedenle öksürdü. Sanki kendine gel imasındaydı öksürek. Falcılığım tuttu yine.

"Memur kardeş çıkabilirsiniz dedi. Sen burayı çok sevdin galiba. Baksana çıkmak istemiyorsun"

Uyarı bunun içinmiş. Falcılık yolunda irelilemeye başladığım için sevinmeyi kenara bırakıp,uzandığım tahta yatağımsı şeyden kalktım. Kalktığımda uzanmaktan kuruyan kemiklerimin giziltisini yalnızca ben duydum.

---

"Akselin hayalimdeki damat adayı olmadığını biliyorsun. Babası olmasaydı yapacaklarımı düşünemiyorum" dedi annem fısıltıyla. Babama baktığımda annemin söylediğini duyduğu için onayladı onu.

Mehmet amcaysa Aksele daha doğrusu paşa'sına sarılıyordu. Açıkcası nezaretden çıktıkdan sonra onları burda göreceğimi tahmin etmemiştim.

"Ay,Akselciğim!" Sesin geldiği tarafa gözlerimi büyüterek baktım. Ece! Benim! Evleneceğim! Adama! Sarıldı?!

"Bana bir şeyler oluyor..." diyerek babama tutundum. Gözlerimi kapattım ve o sırada Akselin sesini duydum başımın üstünden.

Sonunda onu Eceden ayırmıştım. Aslında bayılmış gibi yapmadan da gidip ellerimle ayırabilirdim. Ama Aksel onu kıskandığımı sanardı. İç sesimin devreye girmesini önlemek maksatıyla söylediklerimi düzeltdim. Kıskandığımı anlardı.

Annemler yüzüme su damlatınca gözlerimi açmak zorunda kaldım. Bizimkilerden başka polis memuru da durmuştu yanımda. Bayılmamı annem hamilelikten diye yorumlarken,Aksel gözlerini kısmış bayılmamın nedenini düşünüyordu.

"Geçmiş olsun,arkadaşlarım" diye bağırarak yanımıza koşan Can ve Begüm geldiğinde her kesin dikkati onlara yöneldi.

"Bu çocuk kim?" Dedi Ece. Can kollarını birleştirip havalı göründüğünü sandığı bakışıyla

"Ben Can. Aksel ve Melisin bir tanecik arkadaşları"

Ben gülümserken Akselin asık suratından Canı hiç sevmediğini anladım.

"Nasıl oldu da buraya düştünüz?" Annemlerin hiç sormadığı soruyu Can sorarak onları ayıltmıştı. Bravo Can!

---

"Lütfen beni affet. Başınıza bunların geleceğini düşünmemiştim"

Annemleri bir şekilde yalnış anlaşılma diyerek sakinleştirip eve gelmiştik. Ben ve Begüm odama çıkıp kaç gündür dağınık kalan odamı toplamaya başlamıştık.

Diğerleri hatta Can bile kendi deyimiyle kankası Akselle salondaydılar. Ah,Ece de ordaydı!

"Orayı iyi sil" dedim soğuk tavrımla.

Gıcık KomşumWhere stories live. Discover now