Nefesim bitenedek

631 28 4
                                    

Gülü kenara bırakıp koşarak merdivenlerden indim. Acaba kapıda mıdır? Salona indiğimde evde kimsenin olmadığını gördüm. Hmm. Burnuma güzel suprizlerin kokusu geliyor. Canım aşkım,her bir şeyi ince detayına kadar düşünmüş.
Kapıya ulaştığımda ilk önce aynada kendimi kontrol etdim. Üstümde pijamamın olmadığını gördüğüme sevindim.  Ah,hala o kabusun etkisindeyim. Elimin tersiyle ne zaman ter olduğunu bilmediğim alnımı sildim.

"Bu gün güzel geçecek" diyerek kendimi motive edip kapımı açtım. Kimse yoktu. Ben Akseli bekliyordum ama. Yok canım kesin burdadır. Kapıdan çıkıp Akseli aramayı düşünüp çıktım. Çıkarken ayağıma takılan kutuyu gördüm. Eğilip kutuyu yerden götürdüğümde üstündeki notu görmem uzun sürmedi.

"Kararsızdım... Sana seni,bizi anlatacak rengi bulmakta kararsızdım. Öyle bir renk olmalı ki,bizim hep var olduğumuzu bildirmeli,hep olmalı. Penceremi açtığımda o renk yüzümü gülümsetmişti bile. Mavi... Gök yüzü mavisi. Gök yüzü hep var ve olacak. Tıpkı bizim gibi"

Romantik adamım. Notu cebime sıkıştırıp kutuyu çocuksu bir heyecanla açtım. İçinden notda yazdığı gibi gök yüzü renginde masmavi eteği yere kadar uzanan,hatta yere birazcık değen,sade,straplez elbiseydi. Elbisemle birlikte odama koştum..

--

Ayakkabılarımı da giyindikten sonra üstüme çokda kalın olmayan hırkamı giyindim. Elbiseyle az da olsa uyumluydu. Hava hafif rüzgarlı ve bulutluydu. Telefonumu elime alıp kapıyı açtım. Tam da taksiyi arayacaktım ki,kapıda duran gece mavisi arabayı gördüm.

Bu günkü suprizlerin gökyüzüyle ilgili olacağını düşünmeye başlamıştım artık. Arabadan Akselin değil de şöförün inmesi bu gün içinde ikinci umudumu kayb edişimdi.
Şöför onu Akselin gönderdiğini ve beni onun yanına götürmesi için talimatlandırdırılığını dedi. Gülümseyip arabaya bindim. Nereye gideceğimi şu an tahmin edemiyorum. Heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Kendi dilimle evlilik teklifi istediğimi dediğim için de utanıyordum. İnsan kendisi düşünüp yapmalı sonuçta. Ama konumuz Akselse düşünmeden istediğini anında yapan biri olduğu için ayrıntıları hiç düşünmüyor. Beynim ve cümlelerim karıştı..

-

Bir saattir bitmek bilmeyen yollardayız. Bu bir saati Begümü otuz bir kez aramama ve mesaj atmalarıma rağmen cevapsız kalmıştı. Hatta Canı bile aradım. Ama sonuç onda da aynıydı. Anlaşılan Aksel bunları sıkı tenbihlemişdi. Her ne olursa olsun açmalıydılar telefonumu. Ya yolda araba kaza yapsa,bana bir şey olsa o zaman vicdan azabı çekmeyecekler mi? Allah korusun. Bu gün en çok dikkatimi çeken şey de hiç bir aksiliğin olmaması. Bu bir ilk sanırım. Bugün bizim iyi günümüz,uğurlu günümü-

"Hay,aksi"

Şöförün söylenişi ve arabanın durması düşüncelerimi kesti. Nolur kötü bir şey olmasın.

"N-ne oldu?"

Diye sordum şöför arabadan inerken. Kapıyı kapatmadan önce günümü karaltacak ilk haberi verdi.

"Arabanın lastiği patladı"

Ben ve uğursuz iç sesim. Ne şanssız biriyim ben. Normal eşek arısından daha büyüyü soksun dilimi.

Bundan sonra hep kötü düşüneceğim ki,iyi yaşayayım. Çünkü hayat felsefem iyi düşünüp kötü yaşamama düzenlenmiş. Bende aksini yaparım o zaman. Arabadan inmek yerine oturup bunları düşünmemim aptallığı söz konusu ortada.
İç çekip arabadan indim. Şöför lastikle uğraşıyordu. Sabah bulutlu gözüken hava şimdi bana acımasızca gülümseyip yağmur damlalarını yağdırıyordu. Umarım çoğalmaz. Hırkamın kollarını tenime değen soğuktan korumak için çektim biraz ve araba lastiğinden anlıyormuşum gibi saf saf bakmayı bırakıp konuşmaya başladım.

Gıcık KomşumWhere stories live. Discover now