22.Bölüm • Masumların Gerçekleri

23.5K 1.7K 243
                                    

İyi okumalar. ❤❤ sizleri seviyorum.

 ❤❤ sizleri seviyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Darya üzerini giydikten sonra aynaya baktı. Kahverengiye çalan siyah, rahat cüppesi ve yukarıdan toplanmış uzun saçları ile hem güzel, hem de cesur duruyordu. Bu cüppenin içinde istediği gibi hareket edebiliyordu. Üstelik cüppe, günlük giydiği elbiseler gibi ağır ve kabarık değildi.

Kapısının önünde bekleyen Zoya'yı daha fazla bekletmemek için çabucak yeni çizmelerini ayağına geçirdi ve kapıyı açtı. Koridora girip odasının kapısını kilitledi. Zoya, Darya'yı gördüğünde yüzündeki bezginlik ifadesi yerini kocaman bir gülümsemeye bıraktı. Darya bu gülümsemeye karşılık verdi.

Zoya alaycı bir tavır ile, "Sonunda!" dedi. Ama bu alaycılık, küstahça değildi. Tam aksine çok sevimliydi.

"Ee, nereye gideceğiz? Bu benim ilk talimim olacak," dedi Darya. "Heyecanlanmam normal mi?" derken güldü.

"Diğerleri ile birlikte Nizkiy Ormanı'na gideceğiz. Savaşçı biri ya da dövüş konusunda usta olan bir kişi eğitim vermek için seni seçecek. Ardından Nizkiy Ormanı'ndaki silah kulübesine girip eğitimini ilk görmek istediğin silahını seçeceksin. Benim tavsiyem kılıçtır. Ben kırbaç ve ok konusunda yetenekliyim. Senin de yeteneğini keşfetmen gerek. Her neyse. Bu arada, evet, heyecanlanman normal," dedi ve her zamanki gibi uzun uzun konuşmaya başladı. Bir yandan da merdivenlerden iniyorlardı. "Ben buraya ilk doğduğumda geldim. İlk altı senem çok iyiydi. Annemle görüşüyordum ara sıra. Altı buçuk yaşımda bana dövüş etmeyi öğrettiler. Her türlü edevatları denetip, hangisine yatkın olduğumu test ettiler. İstemediğim halde dövüştüm. İlk kez on beş yaşımda bir insanı öldürdüm. Başarılı olduğumu test etmek amaçlı bir mahkûmu zindandan çıkardılar ve öldürmemi emrettiler. Kral Lev daha iki yıldır kral. O zamanlar eski kral Dmitry vardı tabii. O, Lev'den daha acımasızdı. Halatı mahkûmun boynuna geçirdim ve onu boğdum. Mahkûm direndi. Onu öldürmek biraz zaman aldı. Ama sonuçta öldü. Onu kendi ellerimle öldürdüm."

"Suçu neydi?" diye sordu Darya, saray kapısının ardından geçerken. İçi burkuldu.

Zoya, "Hırsızlık," diye mırıldandı. "O epey yoksul bir yeşilmiş. Bir sahibi yokmuş. Köle pazarından kaçmış ve birkaç gün sonra açlıktan ölmemek için kendine yemek satın almak istemiş. Fakat hiç parası yokmuş. Bir dakta bile... Kasabadaki köşe başı yemek satıcılarından yemek dilenmiş. Ancak satıcılar vermediğinde gizlice çalmış. Bir kenarda yemiş. Satıcı bunu fark ettiğinde yoldan geçen birkaç muhafıza şikâyet etmiş. Muhafızların onu yakalaması çok zor olmamış." Dudaklarını ağzının içine aldı ve yüzünü ekşitti. "Zindana gönderildikten birkaç gün sonra da ben öldürdüm. Üzücü olan şey ise benden sadece birkaç yaş büyüktü. Genç bir delikanlıydı. Hayattaki tek engeli, ırkının yeşil olmasıydı. Eğer o lanet ırkının rengi altın rengi olsaydı, belki de şu an krallar gibi yaşıyor olurdu."

YÜKSELİŞWhere stories live. Discover now