32.Bölüm • Beklenmedik Gönüllü

20.6K 1.5K 352
                                    

Arkadaşlar, eleştirileriniz iyi de olsa kötü de olsa benim için çok önemli. Cidden öyle okuyup geçiyorsunuz, bu notları okuduğunuzdan bile şüpheliyim. Hayalet okuyuculara sesleniyorum; lütfen duyarsız olmayın, öylece okuyup geçmeyin. :/

Bu arada, yeni kitabım olan Şafağın Anısı'na bakabilirsiniz. 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ormanın tam ortasına devasa büyüklükte ve uzunlukta odunlar yerleştirmişlerdi. Odunları yakmışlardı; bu ortalığa hem aydınlık, hem de sıcaklık veriyordu. Fazlasıyla büyük olan bu ateş yığının etrafında insanlar çoktan toplaşmışlardı. Yerlere oturup maşrapalarındaki içecekleri yudumluyorlardı. Atları ise ormanın bir köşesine koymuşlardı; atlar dinleniyordu.

Arkadan gelen hafif keman sesi insanın tüylerini ürpertiyordu. Melodi hoştu, sakindi; insanın başını ağrıtmayacak biçimdeydi. Hava soğuk sayılmazdı. Karlar erimişti ancak birkaç güne kadar yeniden kar yağmasını insanlar bekliyordu. Ilık hava, tıpkı çalan keman gibi insanların içine işliyordu.

Darya ile Zoya ateşin yanına geldiklerinde birbirlerine gülümsediler. Darya ateşin verdiği sıcaklık ise terlemişti. Bu yüzden kafasındaki başlığı çıkardı ve saçlarının açığa çıkmasını sağladı. Elbisesinin eteğini kaldırarak çimenli zeminde yürüdü, topluluğun yanına ulaştıklarında oturdu. Biraz daha etrafa göz gezdirdiğinde ikram masası olduğunu gördü. Bu masanın yanında da onlarca köle vardı. Şenlik ikramlarını yapmak adına getirmişlerdi.

Oturdukları zemin soğuk ve sertti. Toprağın olması bir anlam ifade etmiyordu. Biraz nemliydi ancak bu nem bir kumaşı ıslatacak kadar değildi.

Zoya da sarı pelerininin başlığını çıkardı ve cüppesinin kollarını sıvadı. Bu onu daha fazla serin tutuyordu. Yüzünü sıcaktan dolayı buruşturmuştu. Devasa ateşe bakarak konuştu: "Az sonra etleri getirirler. Etleri bu ateşte kendimiz pişireceğiz. Bunu sevmiyorum."

"Ben de sevmedim," diye cevap verdi Darya. "Ne olur ki sanki önceden pişirip verseler!"

"Bunu sevenler var."

"Aslında kendini odaklarsan zevk alabilirsin."

"Yine de sevmiyorum." Zoya'nın aklına bir şey takılmış gibi göründü. Ardından meraklı bir şekilde konuşmaya devam etti. "Senin şu ara derslerin ne oldu? Büyü seçmiştin, değil mi?"

"Ah, evet. Zehri, büyüyü ve dövüşü seçmiştim ancak dersleri genellikle asıyorum."

Zoya oldukça şaşırmış görünüyordu. Kafasını hızla Darya'ya çevirdi. "Sen deli misin? Neden asıyorsun?"

"Sana da sürekli sataşıp küçümseyici bakışlar atsalar sen de asardın," diye mırıldandı Darya.

Zoya, arkadaşının omzunu sarı eldivenleriyle sıvazladı. "Bir daha yapma bunu. Ne yaparlarsa yapsınlar sen devam et. Çünkü öğrendiğin şeyler ile güçleneceksin. Anlıyor musun?"

YÜKSELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin