36.Bölüm • Korkutucu Ağıt

17.9K 1.4K 437
                                    

Yeni bir bölümle karşınızdayım. Sanırım okuyucularım gün geçtikçe azalıyor. Nerede hata yaptığımı bilmiyorum...

Aslında bölümü pazar günü yüklemem gerekti ama bekleyemedim o zaman kadar. Keyifli okumalar. 

Darya gözlerini açtığı anda ensesinde hissettiği sızı ile irkildi. Gözleri ince bir çizgi halindeyken etrafı oldukça bulanık olduğu kesindi. Ama küçük bir odanın içinde olduğu da görebiliyordu.

Dirseklerini yere bastırdı ve doğruldu. Elleri ile gözlerini ovuşturdu.

Neredeydi?

Hissettiği acıya aldırmamaya çalışarak ayağa kalktı ve etrafa baktı. Düzensiz bir şekilde inşa edilmiş taş duvarlı bir odaydı. Duvar kenarına dayalı şamdan ve içinde yanan üç mum haricinde bomboştu. Hiçbir şey yoktu. Pencere bile...

Zamanın ne olduğunu kavrayamadı. Gece miydi, gündüz mü? Dışarıyı hiçbir şekilde görememek işini epey zorlaştırıyordu.

Aklına olanların bir kısmı geldi. Kral Lev'in gözü önünde dayak yiyişi; hem de Pjotr'dan. Ağabeyinden!

Kral Lev'in kanlar içinde yere düşüşü gözlerini önüne geldiğinde kalbi tekledi. Derin bir nefes aldı ve daha fazla hatırlamaya çalıştı. Buraya nasıl gelmişti?

Zihnini hatırlamaya zorladı. Gece Pjotr'un varlığını hissetmişti, Katiyaslavi sayesinde. Katiyaslavi merhametliydi. Ona hissettirmişti. Koşarak geldiğinde ise o manzara vardı. Kral Lev'in ve Pjotr'un manzarası.

Ensesindeki acıyı anımsadı. Pjotr onun ensesine vurup bayıltmıştı. Sonrasını ise bilmiyordu.

Sonunda her şey kafasında yerli yerine oturunca bir an yutkunamadı. Elleriyle yüzünü kapadı ve sırtını duvara çarparak çömeldi.

O ölmüş müydü?

Kral Lev ölmüş müydü?

Yaşamasını o kadar çok istiyordu ki. Ölmemesini diledi. Evrendeki tüm tanrılara ve tanrıçalara dua etti.

Kapıya ilerledi. Açmaya çalıştı fakat tam da tahmin ettiği gibi kilitliydi.

Arkadan kapının açılmasıyla irkildi ve hızlıca birkaç adım geriye sıçradı. Gelen Pjotr'du. Onu görmeyle beraber tüm tüyleri havaya kalktı ve kalbinden buruk bir sancı geçti. Onu dövmek, canını yakmak istiyordu. Ancak bunu yapamazdı, bunu o da biliyordu.

Pjotr ifadesiz bir yüzle içeri girdi ve ardından kapıyı kapadı. Karşısındaki Darya'ya baktı. "Uyandın demek..." diye mırıldandı.

Darya burnunu çekti ve çenesini kaldırdı. Cevap vermedi. Sadece dik bakışlarını onun suratında gezdirdi.

"Aç mısın?" diye sordu Pjotr.

Darya başını yana çevirdi ve delirmiş gibi güldü. Şaka mıydı bu? Onca olandan sonra bir de aç mısın diye mi soruyordu? Çıldırıyordu. Ölesiye öfkeliydi. Gülmesi bittikten sonra yüzünü eski ifadesine çevirdi ve hızla ağabeyine döndürdü. "O öldü mü?" diye sordu sertçe. "Onu öldürdün mü?"

İçi nefret kıvılcımlarıyla alev alevdi ve bu alevler içini her saniye yakıyordu. Bitmesini diliyordu.

Pjotr bu soruyu bekliyormuş gibi hiç de şaşırmadı. "Hayır," diye cevap verdi.

Darya bu cevap karşısında oldukça rahatlamıştı. Ancak bunu surat ifadesine yansıtmadı.

Birkaç adım öne çıktı ve Pjotr'un yanına yaklaştı. "Ben neden buradayım?"

YÜKSELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin