38.Bölüm • Kasvetli Oda

17.6K 1.3K 909
                                    

"Ne?" diye mırıldandı Yelena korkuyla. "Kim yaptı?"

Kral Lev inledi ve yeniden doğrulmaya çalıştı. "Şeytan yaptı."

Sergei şüpheyle gözlerini kırpıştırdı. "Majesteleri, siz iyi misiniz? Ne şeytanı?" diye sordu anlık inançsızlığa rağmen.

"Pjotr," diye fısıldadı Kral Lev dişlerinin arasından. "Saraya derhal haber salın. Bin asker, savaşçı her ne varsa onun yanına gitsinler. Saldırsınlar." Sesi zar zor anlaşılıyordu. Acısından dolayı kelimeleri bile söylemekte zorluk çekiyordu.

Alek ağacın kenarından kıkırdadı. İrina'nın kulağına fısıldadı. "Majestelerinin kafa gitmiş."

Irina, Alek'in gülüşüne karşılık verdi. "Öyle görünüyor. Daha şimdiden delirmeye başladı."

"Sizi duyabiliyorum," diye mırıldandı Kral Lev, başını hafifçe arkaya çevirirken. "Ve ben delirmedim."

Bu sözlerin üzerine Alek ile Irina korkuyla yerine sindi ve susmayı tercih ettiler.

Ancak Yelena onu ciddiye almıştı. "Lev, bana şu konuyu açar mısın lütfen?"

"Çok halsizim, Yelena."

"Eğer neler olduğunu anlatmazsan, sana nasıl yardımcı olabiliriz?"

"Sergei," dedi Kral Lev, parmağıyla ona gelmesini işaret ederek. "Askerlere haber sal. Hepsi Oblako Ormanı'na gitsin. Oranın iç kısımlarında ahşaptan, oldukça sıradan görünen bir kulübe görecekler." Kral Lev acıyla yüzünü buruşturduktan sonra devam etti. "Oraya saldırsınlar. Şeytanın yuvasına... Ama sakın ola, içinde bir kız varsa eğer -ki vardır, bilincim gitmeden önce onu hayal meyal bayıltıp kucağına alıp götürdüğünü hatırlıyorum- sakın ona zarar vermeyin. Dinle beni. O, Darya. Oradaki kız Darya. O bize lazım. Bundan ziyade... Neyse. Söylediklerimi anladın mı?"

Sergei kaşlarını çatıp yüzünü kaldırdı. "Ama efendim..."

"Beni iyi dinle, Sergei. Bana tüm bunları yapan o hain Pjotr. Bin askerin onunla idare edebileceğini düşünüyorum. Oblako Ormanı'nda onun askerleri vardır. Aslan Meşaleleri... O cüce gibi şeylerle baş etmek zor, biliyorum. Ama onları geçtikten sonra Pjotr'u yenebileceğini düşünüyorum." Kral Lev konuşmaktan yorulmuştu. Ciğerleri acıyordu. Derin bir nefes aldı. "Pjotr'un kellesini istiyorum."

"Tüm bunlar gerçek mi?" diye sordu Sergei.

"Halime bak. Bana tüm bunları yapan o, tamam mı? Şimdi git. Koş!"

Sergei ikilemde kalsa da kararsız görünüyordu.

Yelena, "Dediklerini yap, müşavir," dedi sertçe.

Bunun üzerine Sergei kafasını salladı ve hayretler içinde, atlarının olduğu yere doğru koşmaya başladı.

Yelena elleriyle Kral Lev'in yüzünü kavradı ve hafiften çıkmaya başlayan açık renkli sakallarını okşamaya başladı. "Doğrumu bunlar? Şeytanın seninle ne derdi olabilir?"

Kral Lev gözleriyle, yanağındaki eli süzdü. "Anlatacağım hepsini," diye mırıldandı. "Ama işe ilk önce, elini yanağımdan çekmekle başlayabiliriz."

***

Pjotr'un birkaç saat öncesinde odaya koyduğu saatin sinir bozucu sesi odayı bütünüyle sardı.

Tik tak, tik tak, tik tak...

Darya artık çıldırma seviyesine geldiği için başını duvardan kaldırdı ve yukarıya asılı saati eli ile alıp karşıya sertçe, son derece öfkeyle fırlattı. Yüksek ve boğuk bir kırılma sesi, tüm sessizliği bozdu. Altın saat yere hızla düştü. Saatin bronz kalıbı hariç, her şeyi paramparça olarak etrafa dağıldı; camlar kırıldı ve ahşap zemine döküldü.

YÜKSELİŞWhere stories live. Discover now