Bölüm 7 = Sabahın Körü

4.4K 246 51
                                    

Kulağında yankılanan kapı zilinin sesine gözlerini zorla da olsa aralamayı başardı.

Başını yan çevirip yatak bazası'nın yanındaki dijital saate baktığın da saat sabah 10.30'u gösteriyordu.

"Hangi geri zekalı sabahın köründe kapıya abanıyorsa onun ebesini sikeceğim" diyerek yataktan götünü zorda olsa kaldırmayı başararak çıplak ayakla buz gibi fayansa basarak kapıya ulaştı.

Kapıyı açtığı gibi karşısından bir elinde dosyalar bir elinde de üstünde Kahve Dünyası'nın logosu olan karton poşetle siyah gözlüklü bir adam duruyordu.

Açık renkli kot pantolonun üstüne sade beyaz salaş bir tişört giymiş kolundaki kaslar bariz bir şekilde ben buradayım diye bağırıyordular.

Cem uykulu gözlerini birkaç defa kapıştırdıktan sonra "Siz kimsiniz?" diye sordu kapıdaki yabancıya.

Adam kahve poşetini Cem'in eline tutuşturup boşta kalan eliyle gözlüğünü çıkarttı.

Cem karşısında sivil kıyafetlerle Komiser Selim'i görünce şaşırarak adamı baştan ayağa süzdü. Şerefsiz yakışıklıydı.

"Müsaade edersen içeri girebilir miyim ortak."

Cem sadece kenara çekildi ve adama geçmesi için yer açtı. "Benim gibilerin evine hani gelmezdin sen?"

Dünde üstünde resmi ve polis forması olmamasına rağmen yine de kıyafetlerinden polis havası akıyordu, fakat bugün tamamen sokaktan herhangi biri gibiydi.

Selim onu duymamazlıktan gelerek kapıdan içeri girdiği gibi etrafına bakınırken ıslık çaldı. "Beni sen davet ettin ayrica vay be, sen bayağı zenginmişsin." Açık salona doğru giderken Cem elindeki poşeti mutfak tezgahına koyup açtı.

"Sende hep böyle erkenci misindir?" Diye sorarken poşetteki iki kutu sıcak kahveyi çıkartıp tezgaha koyarak poşeti buruşturup çöpe attı.

Selim etrafına bakınmayı bırakıp orta tezgahın diğer tarafına geçip yüksek tabureli sandalyelerden birini çekip oturdu. Elindeki dosyayı dikkatlice tezgahın üstünde bırakırken Cem'in poşetten çıkardı kahvelerden birini alıp dudaklarına götürdü.

"Sen bu saate erken mi diyorsun?" Diğer sordu Selim Cem'in uykulu halini inceleyerek. Sarı saçları dağılmış yüzüne düşüyordu. Gözleri ise şişti. Dün züppe olarak adlandırabileceği tipi şuan gözüne çok daha farklı görünüyordu, daha masum.

Cem de diğer kahveyi alıp dudaklarına götürüp yavaşça yudumladı. "Siktir, bu ne lan" diyerek kahveyi hızla geri tezgaha bırakıp buruşturduğu yüzüyle tezgahın diğer ucundaki şekerliği alıp kahvesine beş küp şeker attı.

"Oha" dedi Selim birden. "Şeker komasına gireceksin böyle giderse."

Cem "Asıl bu kahveyi bu kadar sert içebilen birisi damar sertliğinden geberip gider" diyerek kahvesini karıştırdı. Tekrardan tadına baktı ve ardından iki küp şeker daha attı.

"Sen nasıl LPGlisin ya. Ben sizleri et yemeyen entel danteller gibi üç beyazdan uzak durduğunuzu filan sanıyordum" dediğinde pişmiş kelle gibi sırıtıyordu Cem'e. Sabaha karşı eline gelen raporla Cem'in hiç bir vukuate karışmamış olduğunu öğrendiğinde ona karşı biraz rahatlamıştı. En azınsan suçlu biriyle iş yapmayacağını bilmek güzeldi.

Cem ona gözlerini devirip "Üç beyazdan kastın, Rus, Ukraynalı ve İrlandalılarsa evet o üç beyazdan kesinlikle uzağım" diyerek poposunu hemen arkasındaki tezgaha yaslayıp Selim'e sinirle bakıp tadını tam beğenmese de idare edecek şekile getirdiği kahvesinden yudumladı.

Tehlikeli Sular BxB (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now