Bölüm 48 = Tehdit

2.6K 171 32
                                    

Cem sabah karakola girdiği gibi gözleri koridorda her an karşılaşma ihtimaline karşı Selim'i aradı. Fakat tek gördüğü şey, sabahın yedisinde işe gelmiş, ellerinde de kahve ile ayılmaya çalışan veya uykusuzluktan gözleri kısılan testesteron yığınıydı. 

Üvey babasının daha işe gelmesine bir buçuk belki de iki saat olduğunu bildiğinden rahat tavırlarla Selim'in odasına gidip kapıyı tıklattı. İçerden ses gelmediğini duyunca kapı tokmağını çevirdi ve kapıyı açıp usulca içeri baktı. Onur ile kapıda yüz yüze geldiler ve ikili aynı anda irkilip birbirlerinden birer adım geri gittiler.

Cem hemen "Özür dilerim ben ses duymayınca birden kapıyı açtım" derken Onur da "Asıl ben özür dilerim efendim" diyerek odanın kapısından usulca sıvışarak "Bir dosyayı aramak için girmiştim ama bulamadım. Siz içeri geçin ben kendisine geldiğinizi haber vereyim" dedi.

Cem ona sadece "Teşekkürler" demekle yetindi. O içeri girerken Onur da arkasından kapıyı kapattı. Cem ilk işi odanın penceresini açıp etrafı havalandırmak oldu. Masanın üstündeki kahve fincanları tüm gece burada çalıştığının bariz bir işaretiydi. 

Cem hepsini toparlayıp tepsiye dizerken odanın kapısının açılmasıyla arkasını dönmesi bir oldu. 

"Erkencisin" dedi Selim odaya girip kapıyı ardından kapatırken. 

"Ben... Şey, aslında.." derken Selim ona birden sırıtarak "İtiraf et beni özledin değil mi?" dedi.

Cem bu cümlenin doğruluğu ile anında kızardı. Evet onu özlemiş ve merakta etmişti. Tüm gece elinde telefon ona yazıp yazmamayı düşünmüp durmuştu. Onun çalıştığını bildiğinden cesaret edip yazamamıştı da.

Selim ona doğru dönüp kollarını Cem'in beline sarmak isterken bir an tereddüt edip durdu. "Şuan sana sarılsam çok garip kaçar mı?" 

Cem ona gülümseyerek "Hayır kaçmaz" dedi ve kollarını onun boynuna doladı. Madem ilk hamle ondan gelmişti, ikinci adımı kendisi de atabilirdi.  "Ve evet az önce haklıydın seni özledim" diye fısıldadı onun kulağına doğru.

Selim ellerini onun beline sararken usulca aşağıya, baldırlarına doğru kaydı. "Bende seni özledim ama gece gerçekten gitmeliydim" dediğinde Cem kollarını ondan yavaşça geri çekerek "Biliyorum sorun değil" dedi. "Kahvaltı için hazır mısın?"

Cem ne kadar kollarını onun boynundan çekse de Selim'in onu bırakmaya niyeti yoktu. "Aslında kahvaltıda önce burada benimle bir kahve içecek vaktin var mı? Kerim'i bekliyorum da, o gelsin ondan sonra çıkardık."

Cem "Tabi sorun değil bekleye bilirim, yolda mı?" diye sordu. 

"Evet birazdan gelir" diyerek Selim Cem'in dudaklarına bakarak "Seni öpebilir miyim?" diye sordu.

Cem ona sırıtıp "Mal mısın, birde soruyor musun?" dedi ve Selim'den önce davranıp onun dudaklarına gömüldü. Onun sıcak dudaklarını kendininkisi ile birleştiği an kalbi deli gibi atmaya başladı. Dudakları bir sağa bir sola yer değiştirirken "Beni öpmek için benden izin istemene gerek yok" diye mırıldandı.

Ceketinin içindeki kazak usulca yukarı kıvrılırken çıplak tenine değen o sert ellerle ürperdi. Selim "Hala bir erkeği öpmek garip hissettiriyor kendimi bana" dediği an Cem öpüşmelerini anında durdurup onunla göz göze geldi. 

"Beni hemen yanlış anlama ben sadece kendimi garip hissediyorum." Bunu söylerken elleri hala Cem'in çıplak belinin çevresinde geziniyordu. 

"Öpüşmemiz sana yanlış mı hissettiriyor?" diye sordu Cem merakla. İşte eşcinsel olmayan biriyle ilişkiye girmek istememesinin temel kurallarından biri böyle değişik tavırlarıydı. Erkek erkeğe öpüşmeyi bile anormal görmeleriydi, ama konu sikmeye gelince göt göttü ve bunu asla ayırmıyorlardı.

Tehlikeli Sular BxB (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now