Bölüm 32 = Neden?

3.2K 183 33
                                    

Tekirdağ sınırından çıktıklarında Selim Cem'in kendisine hiç bir şey anlatmayacağını anladığı an derin bir iç çekti. "Bana anlatmak istediğin bir şey varsa dinlemeye hazırım."

Cem camdan dışarı bakmaya devam ederek tek kelime etmedi.

"Hayrola suskunluk yemini filan mı ettin?"

Cem sessizce "Benim özel hayatımın amına koyduğunuz yeter ama ablam hakkında seninle burada konuşup ailevi sorunlarımı tüm karakola ifşalayacak halim yok" dediğinde Selim sadece bir anlığına da olsa üstlerinde ki mikrofon ve kameraları unuttuğu için kendisine kızdı.

"Haklısın özür dilerim" diyerek konuyu orada kapattı ve aracın içinde tekrardan ölüm sessizliği oluştu.

Bu gece tahmininden de karmaşık geçmişti. Ne kadar sadece çalışan motorun uğultusu duyulsa da kulaklarında hala karma karışık zevk çığlıkları yankılanıyordu. Kimini acı içinde kıvranırken kimilerinin haz alması akıl alır gibi değildi. Selim adam akıllı bir şey görmediklerini biliyordu ama bu bile ona yetmişti.

Bir saatlik yolculuğun ardından Selim yerinden gram kımıldamayan Cem'e kısa bir bakış attı ve onun başını cama yaslamış bir şekilde uyuduğunu görünce rahatladı. En azından aralarından birinin biraz dinlenmeye fırsatının olması güzel bir şeydi.

Selim sol eliyle direksiyonu sıkıca tutup sağ eliyle de arka koltuktan Cem'in kabanını alıp oğlanın üstüne örttü. Kıyafeti gerçekten inceydi ve ablasını orada bıraktığından beri de beti beni beyazlamış gibiydi.

İlk durakları hastane oldu. Orada Cem'in midesine hortum sokup en son içtiği şeylerden numune alıp bir yandan da kan tahlilleri için kan aldılar. Normalde bu işleme daha bu sabah kırk tane laf yapan Cem, işlem esnasında tek kelime bile etmemişti.

Tekrardan araca bindiklerinde "Amir'im karakolda, benimle gelmek ister misin yoksa seni eve bırakayım mı?" diye sordu Cem'e.

"Eve gidip dinlenmek istiyorum, sabah ablam geldiğinde kendimde olmalıyım."

Selim onu yarım saat içinde evine bıraktıktan sonra kendisi geri karakola gitti.

Onun asıl mesaisi şimdi başlıyordu...

***

Kapının çalması ile Cem uzandığı yerden hızla kalkıp kapıya doğru gitti. Daha gün aymamıştı bile ve Selim'in anahtarı da olduğuna göre bu kişi Aslı ile ablası olmalıydı.

Cem kapıyı açtığı gibi karşısında şık bir takım ile Uğur'u görünce "Seni orospu çocuğu" diyerek onun göğsünü yumruklamaya başladı.

Uğur tek bir kelime bile etmeden onu bileklerinden tutup içeri doğru yönlendirdi ve ayağı ile dairenin kapısını kapattı. "Senin orada ne işin vardı?" Diye sordu öfkeyle. Halbuki onun Cem'e öfkelenmeye hakkı yoktu.

"Benim orada ne işim mi vardı? Onun bunun çocuğu seni, asıl senin orada ne işin vardı. Pezevenk misin sen?" diye karşısındaki oğlana bağırırken onun zorla tuttuğu bileklerini geri çekiştirmeye çalıştı.

Uğur etrafına bakındıktan sonra "Biraz sakinleş, o siktiğimin komiser yok mu burada?" diye sordu.

Cem öfkehle "Çok o pis ellerini benden" diye var gücü ile bağırıp Uğur'un kasıklarına tekme atınca Uğur onun bileklerini bırakıp acıyla inleyerek bir kaç adım uzaklaşmak zorunda kaldı.

"Dua et ki Selim burada yok, olsaydı senin amına koyardı."

"Kim kime koyarmış görürdük. Eğer bugün sizi Aslı ekranda fark etmiş olmasaydı şuan..." diyerek birden sustu.

Tehlikeli Sular BxB (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now