Bölüm 13 = Karakol

4.1K 216 14
                                    

On dakikalık sükunetin ardından Selim "Kıza fazla yakın davranıp seni rahatsız ettiysem üzgünüm. Herhangi bir yakınlık hissettiğimden değil, gerçek anlamda yardımcı olmak için koluma girmesine müsaade ettim. Ayrıca beni dans pistine çekecekti ve onunla dans etmek istemedim ayağını burkması yanınıza geri gelmem için bahanem oldu" diyerek sessizliği bozdu.

"Bana açıklama yapmana gerek yok ona kızmadım zaten. Genel olarak benden bir şeyler saklaman veya arkamdan iş çevirmelerinden hoşlanmadım o kadar."

Selim birden "Ben senin arkandan ne zaman iş çevirdim?" diye sordu.

"Kart çıkartmışsın bana bunu arabadayken de söyleye bilirdin."

"Tamam özür dilerim bir dahakine sıçarken de ilk sana haber veririm" derken Cem dirseğiyle Selim'in vites değiştiren koluna vurdu.

"Ortaksak ortak gibi davran bana, beni dışarıda bırakma."

Selim aracı karakolun önüne çektiğinde "Tamam" dedi sadece. "O zaman seni ve barında çalışan tüm adamlarını araştırttım. GBTlerinden tut gittikleri ana okula kadar elimde belgeleri var, ne olur ne olmaz diye" itiraf ettiği an Cem gözlerini irileştirerek kendisine baktı. Ardından "Peki herhangi bir şey bulabildin mi?" diye sordu merakla.

Selim birden gülmeye başladı. "İşte bak bu huyunu seviyorum . Meraklısın. Merak her zaman güzeldir, ayrıca kimseye de şartsız koşulsuz güvenmiyorsun bu yakının dahi olsa."

Cem arabadan inmek için kapıyı açınca "Ben babama bile güvenmem" dedi tüm samimiyeti ile.

"Orası belli, o yüzden benim de seni araştırtmama kızmaman gerekirdi ya" derken o da arabadan indi ve beraber karakolun içine doğru yürüdüler.

Daha geçen aynı adam tarafından kelepçelenilerek getirildiği bu karakolda bugün ortak olarak giriyorlardı. Tartışan ortaklar.

"Ben babam mıyım? Ben kendi babama güvenmiyorsam bir boklukları vardır ki güvenmiyorum sen bana neden güvenmiyorsun? Sabahın köründe evime gelmeyi biliyorsun, geldiğinde sorsaydın ya işte çok mu zordu" diye söylenirken Selim karakolda kendinden altta çalışanların onlara merakla bakınca Selim hepsine sert bir şekilde bakıp hepsini kaçırdı.

Odasının kapısına geldiklerinde Selim önden girip kapıyı açarak Cem'i buyur etti.

"Beni buraya neden getirdiğini sora bilir miyim?" diye çıkıştı Cem ona derli toplu tertemiz odayı baştan ayağa süzerken.

"Bana kızacaksın belki ama telefonuna dinleme ve konum cipinin yerleştirilmesi lazım ne olur ne olmaz diye. Sana telefonunu bir günlüğüne filan bana ver deseydim vermeyeceğini bildiğimden bende en azından karakolda senin gözünün önünde işimiz görülsün diye getirdim" dediğinde Cem sinirle Selim'in üstüne doğru bir adım attı. "Ve sen bunu bana söylemedin çünkü?"

Selim, Cem'in kendisine fazla yakın durduğunu söylemek istese de gıkını bile çıkartmadı. "Şey, unuttum desem."

"Unuttun?" diye sordu Cem sinirle. "Unuttun mu yoksa söylemeye tenezzül mü etmedin kart mevzusundaki gibi?"

Selim sakinleşmek için iç çekti. "Yok la bu sefer vallahi de billahi de unuttum. Geçen telefonda söyleyecektim aslında ama sen müsait değilsindir hem müsait olsan da zaten vermezsin telefonunu diye söyleyemedim. Bugün de unuttum işte" derken inatla Cem'in gözlerinin içine bakıyordu. Bir erkeğe göre fazla güzel gözleri vardı.

Kapının tıklanması ile Cem hızla Selimden iki adım uzaklaştı. Selimde tam o sırada "Girebilirsin" dediği an kapı usulca açılıp kısa boylu üstünde polis üniforması ile bir oğlan girdi. Oğlan diyordu çünkü Cemle hemen hemen aynı yaşta olması gerekmesine rağmen boyu cidden kısaydı. Hatta oğlana biraz daha dikkatle bakınca onu tanıyı verdi. Bu olay günü elinden sopayı alıp korkuyla geri yere düşüren polis memuruydu.

Tehlikeli Sular BxB (TAMAMLANDI)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora