NANELİ ŞEKER

47 3 0
                                    

Medya:Karman+Mevsim+Mandalina

Keyifli okumalar💋

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yaptığım deliliğin üzerinden iki hafta geçmişti. Tam iki haftadır Karman benimle zorunda kalmadıkça tek kelime konuşmuyordu. Bana fazlasıyla kızgındı. Ama o kargaşada, o kağıdı bizzat kendisi bırakmıştı yere, bir nevi bana yardım etmişti aslında. Tabi farkında değildi ama.

Kendimi hiç suçlu hissetmiyordum. Değildim de zaten. Kendime yeni bir sayfa açmak istediğim için Karman'dan özür falan dilemicektim. Sakın Mevsim! İlk o gelip özür dilemeli.

İki hafta boyunca kimseyle konuşamadığım için o kos koçman 5 ayı tekrar yaşanıyormuş gibi hissettim. İki hafta boyunca Karman sadece birkaç kez dışarı çıkmıştı ve onlarda da eve erken dönmüştü bu yüzden de Naci ile de çok görüşmemiştim. Hazal ve Taner ise musait olmadıkları için uğramamışlardı. Sıkıntıdan ölüyordum. Kimseyle konuşamayınca kendime sarıyordum. Böyle de günün yarısını kendi kendime zorbalık yaparak yada aptal pilanlar yaprak geçiriyordum.

Telefonumu geri açtığımda Enes'ten bir sürü mesaj vardı. Her gün bıkmadan usanmadan yazıyordu. Benimle görüşmek istiyordu. Attığı her masajı okuyordum. Sanırım bende onu son bir kez görüp aramızda ki bu gerilime bir son vermeliydim. O hayatımın bir parçası olamazdı. Artık her an ölümüm sıcak nefesini üzerimde hissediyordum, durum buyken hayatıma birini almak aptallık olurdu.

Enes gerçekten yakışıklı biriydi. İyiydi, iyi olmalıydı. Bana tatlı sevdiğim söylediğim için her gün tatlı getiren bir adam ne kadar kötü olabilirdi. Ama ona karşı büyük bir duygu beslemiyordum. Bir duygu vardı ama bu ne aşk nede ona dönüşe bilecek bir şeydi. Bu minnetti. Kimsenin bana karşı takınmadığı bir tavırla, güler bir yüzle, samimi bir şekilde yaklaşmıştı. O berbat okul günlerimi bir saatliğine mükemmelleştiriyordu. Ona, Yeşim'den sonra bana iyi gelen tek insan olduğu için minnetardım. Ama hepsi buydu. Artık aptal aşık rolü için fazla meşguldüm. Onunla bir şekilde buluşucak ve ondan özür dileyip hayatımdan çıkarıcaktım.

Henüz Karman'a ondan bahsetmemiştim. Beni dinlemek istememişti. Ben ona, o günü tüm cesaretimi toplayıp anlatmak istemiştim. O ise beni görmezden gelmişti. Hazal bana onun siniri geçene kadar muhatap olmamamı söylemişti. Karman aslında gerçekten çok garip bir adamdı. Tamam yakışıklıydı, iyi bir fiziğede sahipti, kendi tarzı vardı, zekidi, iyi yemek yapıyordu. Ama tüm iyi yanları burda bitiyordu. Çok titizdi, duygusuzdu, anlayışsızdı, sinirliydi ve kırıcıydı. Robot gibi tüm gününü çalışma odasında geçiriyordu. İnatcıydı da hem. İki hafta ya iki hafta konuşmamak ne demekti.

Olaydan sonra bir iki gün haberlerde aynı video dönüp durmuştu. İnternette de tabiki. Twitter da tag açılmıştı. İnsanlar bir günlüğüne de olsa o iğrenç insanlara duyurmak için bir avdan fazlası olduğumu yazıp duruyordu. Bildiğim kadarıyla insanların bir kısmı katliamlara inanıyor ve endişe duyuyor, bir kısmı ise görmezden gelip yok sayıyordu. İnanan kısımın gözleri ise benim üzerimdeydi çünkü ben katillere açılan kapının anahtarı gibiydim. Ne güzel(!)

Tabi herkes bana iyi davranmıyordu. İnternet çok açımasız bir yerdi. Anonim hesapların arkasındaki korkak insanlar beni yargılıyordu. Korkup saklanmak yerine ortaya çıkıp kim olduğumu göstermeliydim onlara göre. Yaptığım şeyin bir şov olduğu ve korkaklığa son vermem konusundaki Twitleri okurken sinirim tepeme çıkıyordu, başımı yastığa gömüp sessiz sessiz atmaya çalıştığım çığlıklar elbette Karman'ın kulaklarına gidiyordu. "Ya bana bir kere iyi olup olmadığımı sormadı, zorba polis." Dedim sinirle.

Odadan iki haftadır sadece yemek yemek ve duş almak için çıkıyordum. Karman'ı ve sert tavrını protesto etmek için kendimce bir yöntemdi. Karman da zaten çalışma odasından çıkmıyordu. Açık camın önünde her gün yaptığım şeyi yayıp top oynayan çocukları izliyordum kucağımda Şakir ile. Çocuklar bile alışmıştı bu duruma. Hatta geçen hafta maçta topu tutamayan kaleciye kendimi tutamayıp ezik diye bağırmıştım. Anlık tavrıma başta hepsi şok olsa da sonra gülerek karşılamışlardı. Hatta kaleci çocuk; hafi toplu, kısa boylu biriydi ve yanlış anlamadıysam ismi İsmet'ti. Kendisi ile kaleden kaleye gol atıp bana kapak yapıncak kadar samimiyeti kurmuştuk.

SİYAH İNCİ Where stories live. Discover now