ÖDEŞME VAKTİ

11 0 1
                                    


Keyifli okumalar 💋
~~~~~~~~~~~~~~~

Hazal Kara,

Kırmızı topuklu ayakkabılarım ile salona adım atar atmaz etrafa yayılan topuk seslerim bir emir görevi almıştı. Bağırışlar duymaya alışık olan kulaklarım sessizliği garipsemişti. Adımlarım yavaşca korkuluklara ilerledi. Herkesin gözleri yukarı kaymıştı. Dudak kenarlarım yukarı kıvrıldı. Saygı? Hayır bu güçtü. Gözlerim ringin içersinde nefes nefese beni izleyen adama kaymıştı. Başım ile yavaşca selam verdim.

Taner aynı şekilde karşılık verdikten sonra gözleri karşısındaki adama kaymıştı. Benim de gözlerim rakibine kaydığında bu kişinin Kül kolduğunu görmüştüm. Başımla ona da hızlıca selâm verip ellerimi önümdeki korkuluklara yasladım. Taner ile birlikte herkes işine geri dönerken ben ise sevgili eşimi izlemeye koyulmuştum.

Taner derin bir nefes alıp ellerini çenesinin hızasına kaldırdı. Kül de pozisyon aldığında ikisinin de fazlasıyla yorgun olduğunu daha da iyi görebiliyordum. Taner bir ayağını geri tutarken Kül'un çoktan ilk hamleyi yapıcağını anlamıştım.
Saniyeler içerisinde Kül sert bir tekmeyi Taner'in dizine geçirirken Taner bu darbe ile gerilemişti.

"Dikkatin nerde senin?" Üsten ve sert bir tavır ile sorduğum soru ile Taner'in gözleri çok kısa bir süre bende oynanmış ve tekrar rakibini bulmuştu. "Dikkatim olması gereken yerde. Senin olduğun her yerde senin üzerinde sevgili karım."

Farkında olmadan gülümsemiştim. "Zayıflığını böyle mi gizliceksin?" Taner bir kahkaha atmıştı. Kahkası Kül'un yüzüne geçirdiği bir yümrük ile noktalandı.

"Zayıflık? Pek bildiğim bir şey değildir." Güldüm. Evet değildi. Hep güçlü ve dimdikti. Onu gibi bir adam her zaman dik ve güçlü gözükmek zorundaydı. Peki Taner bu muydu? Bu adam olmayı istemiş miydi? Belkide onu güçlü olmaya biz itmiştik.

"Yenge yapma adam beni harcıyor." Kül'ün sözleri salonun kahkaham ile yıkanmasına sebep olmuştu.

"Pekala beyler bir aranın vakti gelmişse benziyor." Taner ellerini saran bezi açmaya başlarken karşısındaki Kül'ün omzuna dostca vurup ringden inmişti. Adımlarım merdiveni bulurken Taner de merdevinin sonuna ilerlemişti.

Merdivenin sonunda buluştuğumuzda dudaklarımı adamın dudakları ile hızla buluşup uzaklaşmıştı. Bu küçük selamlaşma Taner'i pek kesmişe benzemiyordu. "Hoş geldin hayatım."

"Hoş buldum."

"Bu harika ziyaretin sebebini öğrene bilirmiyim?" Gülümsedim.

"Karga önemli bir şey olduğunu söyledi." Taner elini belime yerleştirip beni odasına doğru yönlendirmeye başlamıştı. "Neymiş bu önemli şey?" Başımı iki yana salladım. "Telefonda konuşamicağı kadar önemli bir şey olduğunu söyledi. Salona geçmemi istedi. Bende geldim." Taner hızlanarak önüme geçti ve kapalı olan kapıyı benim için araladı.

İçeri girdiğimde adımlarım masasına ilerledi. Kapıyı kapatan adam koltuğuna ilerledi ve ciddi bir tavırla yerini aldı. "Karman'ı buldu mu dersin?" Taner'in yanına geçip masaya yaslandım. Başını sandalyeye yaslayan adamı üsten izliyordum. "Bilmiyorum ama öyle olduğunu umuyorum." Taner elini çenesine götürüp yavaşça sıvazladı.

"Sence Mevsim'in-" Başımı iki yana salladım. "Hayır. O da bizim gibi Mevsim'in yaşadığına inanıyor biliyorum. Her nerde olursa olsun Mevsim'den vazgeçmedi ,bizim gibi." Taner öne uzanıp masaya yasladığım elimi bir anda kavramış ve tüm dengemi altüst etmişti. Beni kendine çeken adamın kucağında bulmuştum bedenimi. Dar kesim kırmızı eteğim ve ten rengi çorabımda gezinen gözlerini elleri takip eden adamın gözleri son olarak yüzümde oyalanmıştı. "Yorulmuş olabileceğini düşündüm." Güldüm.

SİYAH İNCİ Where stories live. Discover now