KATİL PİYONLAR

10 0 0
                                    


Keyifli okumalar 💋                             

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Üşüyorum, hissetiğim bu soğuk bana yurdun o karanlık bodurum katını hatırlatımaya yetiyor. Gözlerimi kapatmak ve uykuya dalıp bu histen kurtulmak istiyorum. Saatlerdir içinde olduğum yatak hala çok soğuk bu soğukluk piskoljik mi bilmiyorum bile. Enes’i öğleden beri görmüyorum ve aklıma her geldiğinde nefretle dudaklarımı siliyorum. Bana beni değerli hissettiren adam ile beni pis hissettiren kişinin aynı adam olmasının şaşkınlığı altında eziliyorum.

“Beni sevdi. Beni sevdiği içinde bana zarar veren herkesi yok etmek istedi. Bunu yaparken benden bir parca çalıcağını bilemezdi. Belkide o kadar kötü biri değildir.”

Gözlerim ütançla yanımda uzanan kıza kaydı. Kızın gözlerinde huzursuzluk vardı. “Ama beni öldürdü. Bunu affedemeyiz.” Utançla gözlerimi kaçırdım.

“Kızıl da yok artık. Beni seninle tehdit edemez ve bende artık acı çekmem..” Öfkeli bir homurtu beni susturdu.

Sana beni öldürdü diyorum!”

“Yeşim çok yorulmadık mı? Kendimle şavaşmaktan, onlarla savaşmaktan, geçmişle şavaşmaktan, Yeşim senin yokluğunla savaşmaktan çok yoruldum.” Gözlerim dolarken yatakta tek olduğumun farkındayım.

Yavaşca doğruldum. Ruhumun hasta olduğunu kabul etmek çok zordu ama etmeliydim. Yine aynı şeyler oluyordu. O bodrum katında sanki Yeşim yanındaymış gibi saatlerce korkmamak için konuşurdum ve şimdi yine böyle yapıyordum. Yeşim benim zihnimin derinliklerinde benimle hala arkadaştı ve bu bana zarar veriyordu.

Ağlayışım bir hıçkırığa dönüştüğünde nefeslerim kesik bir hal almıştı. Bacaklarımı kendime çekip sırtımı yatağın başlığına yaslamıştım. Başımı dizlerime yaslayıp sessizce ağlamaya çalışıyordum.

Karanlık oda beni içine öyle bir hapsetmişti ki kıpırdıyamıyordum. Korktuğum şeyin karanlık mi yanlızlık mı olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Sessiz oda aniden yaklaşan adım sesleri ile dolmuştu. Adım sesleri kapının önünde durduğunda başımı kaldırıp yavaş kapıyı izlemeye koyuldum. Kapıdan gelen sessiz ama inatçı konuşmalar aralanan kapı ile kesilmişti.

Açılan kapı ile içeri üç kişi girmişti. Karanlık oda birinin lambayı  açması ile yerini ışığa bıraktığında hızla gözlerimi kısmıştım. Gözlerim ışığa yavaş yavaş alışırken içeri giren üç yabancının üzerinde gezinmeye başlamıştı.

Bana en yakın olan sarışın bir kızdı. Bir elini saçına dolarken itici bir ifade ile beni süzüyordu. Ardında ise sabahki beyaz saçlı adam duruyordu. Onun hemen yanında ise turunç saçlı bir kız vardı, herkeste bir saniye oyalanan gözlerim adeta bu kıza takılı kalmıştı.

Şaşkınlıkla ilk kez görmediğim bu tanıdık gelen simayı izliyordum. “Sen?” İkimizinde dudakları aynı anda şaşkınlıkla oynamıştı. Kız hızla şaşkınığı bir kenara atıp bana sus dercesine bakmıştı. Yanındakilerin meraklı bakışları onu bulduğunda aniden umursamaz bir tavır sergilemişti.

“Sen?” Yanındaki adamın imasına hızla omuz silken kız gözlerini odanın başka bir tarafına çevirmişti.

“Yani uğruna yakalanmayı göze aldığımız kız bu muymuş demek istedim.” Söylediği yalan ile şaşkınlıkla karşımdaki kadını izledim. Yanındakilerin beni bulan gözleri ile şaşkın ifademin yerini öfkeyle doldurdum.

“Siz kimsiniz?” Öfkeli sesimi sakin bir tonda tutmak çok zordu. Aslında sorduğum sorunun cevabını biliyordum, eksik olan iki piyonla da şimdi tanışmıştım.

SİYAH İNCİ Where stories live. Discover now