15. BÖLÜM "BİNALAR BİRLEŞİYOR"

199 24 4
                                    

Uraz'ın, 'şüphelendikleri kişi, dün gece Arami caddesinde görülen iki genç' demesi ile korkularım depreşmişti. Evet, belki şüpheliydik şu an ama Jessica'nın ölümü hakkında ne bir bilgim ne de en ufak bir payım vardı. Sadece şu not konusunda tedirgindim.

Yıllar önce... Ben altı yaşında iken masama bir not bırakmışlardı. Küçüktüm ve ailemin bana inanıp inanmaması konusunda şüphelerim vardı. Bu yüzden susmuş ve notu penceremden aşağı, karların arasına bırakmıştım. O gece terk fark ettiğim şey, Sirena ile her kış yanı başında oynadığımız ağacın altında oturan erkek çocuğuydu. Yüzü fazla tanıdıktı o zamanlar ama şimdi hatırlayamacağım kadar silinmişti hafızamdan görüntüsü. Zaten sonrada gelmemişti oraya.

Basit bir geçmiş, değil mi? Aslında hiç de basit değildi. Her şey o not kağıdını karların arasına bırakmamla başlamıştı. Her şey ama her şey o vakitten sonra kara dumanlarını etrafıma çevirmişti. Beni korkutan binlerce yaratık türemiş ve hayatım boyunca yapmayacağım vahşetleri yaptırmışlardı. İşin garibi zevk almıştım. Çocuktum çünkü. Ne öğretirlerse onu uyguluyordum.

İnsan olmasa da bir canlı öldürmüştüm ve zamanla artmıştı cinayetlerim. En son vaka ise yaklaşık üç bin kişilik akıl hastanesini anlam veremediğim bir güç tarafından yakmamdı. Benim acı çekmeme göz yuman yüzlerce hastayı diri diri, zalimce yakmıştım. Ve notlar yangınla beraber daha da çoğalmıştı.

Ölüm notları genelde bir şeyler diretirdi. Yapman gereken şeyleri söyler, yapmazsan ya hayatını alır ya da sana ceza verirdi. Başlarda inanmamış ve yapmamıştım ama sonradan akıl hastanesine girmemle en büyük cezayı çekmiştim.

Sebebi basitti aslında. Küçükken notta yazılanları anlamamıştım ve okutacak birini de bulamıyordum.

Tek bildiğim. Hayatımı karartan o gerekçenin notlar olmasıydı!

Rüzgar'ın "Şimdi ne olacak?" demesi ile başımı arabadaki aynaya çevirdim. Uraz duyuyordu ama konuşmak istemiyordu sanki. İçinden gelmeyerek "Sanırım iki şüpheli üzerine yoğunlaşacaklar. Tüm deliller onları gösteriyor." dediğinde sessizliğini bozmuştu. Barış'ın titrediğini hissetmiştim.

Araya girerek gerginliği dağıtmaya çalıştım. Ancak söylediklerim ortamı daha da germişti. "Neden iki şüpheli üzerine yoğunlaşıyorlar? Odellerin yapmadığı ne malum?"

Sözlerimin arasında ani bir şekilde fren yapan Uraz, kafasını bana çevirdi ve kaşlarını çatarak sorusunu sordu.

"Odelleri nereden tanıyorsun?" Melisa ve diğerleri de bana ve Uraz'a şaşkınlıkla bakıyordu. Anladığım tek şey arabada Uraz ve benim dışımda kimsenin o yaratıklar hakkında tek kelime bilmediğiydi. Lanet olsun! Bu da rüyamı doğru kılıyordu! Kesinlikle kimseye çaktırmadan bir araştırma yapmalıydım. Kesinlikle!

"Sana bir soru sordum." Uraz'ın sesi yumuşamıştı ancak bakışları değişmemişti. Söylemeli miydim peki? Her şeyi anlatmalı mıydım? Odelleri, galanları, vampirleri, cadıları... Seçenek çoktu fakat o hayalet benzeri garip yaratığın, odeldi sanırım, dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Belki o bilmeceyi anlatmam hayatımıza mahal olacaktı. İçimdeki ses ilk defa haklı konuşuyordu ve anlatırsam olacaklar yüzünden hepimiz yanacaktık. Önce bilmeceyi çözmeliydim. Ardı çorap söküğü gibi gelirdi nasıl olsa.

Tanrıya beni affetmesi için dua ederek yalan söyledim. "Bir kitapta okumuştum." Gözlerini kıstı ve beni köşeye almaya devam etti. "Hangi kitap bu?" Gerçekten... Hayatımdaki erkeklerin her biri garip özellikler barındırıyordu. Ukala Rüzgar, imalı Barış, pes etmeyen Uraz, dengesiz Aron... Sahi Aron ne yapıyordu şimdi?

"Hatırlamıyorum." dediğimde sakin ve umursamaz olmaya çaba göstermiştim. Yalanım bir yalana daha gebe kalırken nefes almaya çalıştım. Uraz ise, gözlerimin içine bir şeyler ararmış gibi uzun uzun baktı. İlk zamanlar hissettiğim huzuru göremiyordum. Düşmanım demiştim ama düşmanımın ininde huzur bulmuştum. Şimdi ise huzurum bir dengesiz tarafından katlediliyordu. Hislerim rota değiştirmiş gibiydi.

Galanodel ✓Where stories live. Discover now