Dük Dur Lütfen Çünkü Acıtıyor (+18)

3

"Özellikle ziyafetlerle ilgilenmiyorum," diye cevap verdi.

Onun bu sözleri üzerine Molitia istemeden kahkahalara boğuldu. Karanlık bir terasta yalnız olmayı muhteşem bir ziyafet salonunda olmaya tercih eden tek kişinin kendisi olduğunu düşünmüştü. Ancak, aynı hislere sahip biri aniden ortaya çıktı. Sadece bu bile Molitia'ya buranın ne kadar sıkıcı olduğunu kısa süreliğine unutturdu.

Belki de bu yüzden. Beyninde neler olduğunu bilmiyordu. Belki arkalarındaki müzik onu heyecanlandırmıştı, belki de babasına hiç göstermediği isyanı sonunda ortaya çıkmıştı. Molitia karşısındaki adama döndü ve söyleyeceğini hiç düşünmediği bir şey sordu.

"Benimle yatmak ister misin?"

"Ne ...?" Adamın gözleri onun bu ani sorusu karşısında şaşkınlıkla irileşti. "Çok mu içtin?"

Molitia başını sallayarak, "Bir yudum bile alkol almadım," dedi. Sadece en iyi şeyleri yediğinde bile sık sık hastalanan biri olarak içki içmek yasaktı. Yüzü soğuktan hafifçe kızarmıştı ama iyiydi.

"Sözlerinin ne anlama geldiğini biliyor musun?" diye sordu adam.

"Biliyorum," diye yanıtladı Molitia.

Dışarıda soğukta kaldığı için donmuş parmak uçlarını saymazsak, vücudu normalden daha iyi durumdaydı. Masum gözleri adama dikilmişti.

"Teklifimi beğenmedin mi?" diye sordu Molitia.

"Ha!" dedi adam ve dilini şaklattı. Kadının sesindeki rahat ton adamı şaşırttı ve şaşkın bakışları Molitia'nın üzerinde gezindi.

"Benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sordu.

Molitia, "Bu ziyafette olduğunuza göre durumunuz ortada," dedi.

"Kimseyi tanımadığın için mi düşüncesizce söyledin bunu?" diye sordu adam. Kadının ne söylediğini bilmediği çok açıktı. Adam güldü ve Molitia'nın belini tuttu. Gözleri açıkça Molitia'yla alay ediyordu. "Söylediklerinden pişman değilsin, değil mi?"

"Elbette hayır," diye yanıtladı Molitia.

Konuştuğu anda kuru dudakları adamın sıcak nefesini hissetti. Adam onun yumuşak dudaklarını kendi dudaklarıyla mühürledi, sonra da diliyle ustalıkla alay etti. Dili kızın ağzında aktif bir şekilde hareket ediyor, nefesini kesiyordu. Dili kızın ağzında her kabaca gezindiğinde kız küçük, acı verici bir ses çıkarıyordu.

Kısa bir süreliğine onunkilerle eşleşen dudakları uzaklaştı. Kızın tükürükle karışmış ruj lekesini görünce güldü.

"Şimdi nasıl hissediyorsun?" diye sordu adam.

Kadının küçük, kabarık omuzlarına bakarken kalbi yerinden oynadı. Öpüştükleri zamanki güzel duygular aklından çıkmıyordu ama duygusallaşacak bir tip değildi. Bu tür numaralara kanmazdı. Onun nefes nefese kalışının sakinleşmesini bekledi.

"Evet, hâlâ sorun yok," dedi Molitia.

"Ne?"

Bu beklenmedik cevap onu utandırmıştı. Belli ki onun sadece serada büyümüş cahil bir kadın olduğunu düşünmüştü. Masum gözleri onu bakire gibi göstermeye yetiyordu, bu yüzden öpücüğün onu korkutmaya yeteceğini düşünmüştü. Kaşlarını çattı. Ne yapacağını bilemiyordu.

"Duralım. Ne düşündüğünü bilmiyorum ama kendini ele vermemen daha iyi," dedi adam.

Düşünecek başka bir şey yoktu. Adam yüzündeki hoşnutsuzluğu gizlemeden arkasını döndü. Uzaklaşırken, elbisesinin eteklerinde zayıf bir çekiştirme hissetti. Döndüğünde kararlı görünen bir kadın gördü. Kadının ne düşündüğünü anlamamıştı ama daha önce olduğundan biraz daha çaresiz görünüyordu.

"Öyle değil. Ben doğru düşünüyorum," dedi Molitia ve hafifçe içini çekti. Narin parmakları titriyordu, "Gelecek hafta evleniyorum."

Bu sözler onun kaşlarını kaldırmasına neden oldu, sanki ne demek istediğini sorar gibiydi.

"Ailemin tek taraflı karar verdiği bir evlilik bu. Kocamın yüzünü bile görmedim," dedi Molitia. Çoğu soylu görücü usulü evlenir ama çok azı eşini görmeden evlenir. Kadının kederli ifadesi onu acıma duygusuna sürükledi. Kısa bir öpücükten sonra arzusunu kesmişti ama aslında kısa bir tattan sonra ona olan tutkusu artmaya başlamıştı.

"Bunu daha önce hiç yapmadım," dedi kadın.

Adam döndü ve ona baktı. Devam etmek istememişti ama kadının sözleri fikrini değiştirmişti. Kısa bir kaçamak için hiç de fena değildi. Yüzünde ilgi dolu bir ifadeyle korkuluklara yaslandı.