Dük Dur Lütfen Çünkü Acıtıyor (+18)

21

Düşüşün sonunda güzel omuzları kabaca kalkıp inen kadının aksine, adamın penisi hâlâ kaskatı kesilmişti. Doyurulmamış arzusu onun bedenini fena halde arzuluyordu ama dudaklarını kapadı ve aletini dışarı çekti.

Meni duvarlardan dışarı damladı. Ağzından küçük bir inilti çıktı. Hafif bir hareket olmasına rağmen, hassas vücudu en ufak bir uyarana bile tepki veriyordu.

"İyi misin?"

Gözleri onun dikkatli sözlerine yapışmıştı.

"Her şey yolunda, sanırım."

Ne kadar baştan çıkarıcı bir mırıldanmaydı. Vücudunun alt kısmını hızla saran ateşi görmezden gelerek alnındaki saçları temizledi.

Onun şefkatli dokunuşu karşısında Molitia gözlerini kapadı. Belki de bunu bir kez denediği içindir. Bu sefer sandığı kadar acı çekmemişti.

Adamın omzunu sıkıca tuttuğunu ve sonunda inlediğini düşününce yüzü kıpkırmızı oldu.

Vücudunun alt kısmını keskin bir his doldurdu ama dayanamayacağı kadar değil. Bu gidişle yatağa mahkûm olmaktan kurtulabilirdi.

Belli belirsiz düşünen Molitia içini çekti.

"Rahatladım o zaman. Geçen seferki gibi hasta olursan ne yaparım diye endişeleniyordum."

"Benim için mi endişeleniyordun?"

Pubfuture reklamları

REKLAM

REKLAM

Şaşkın sorusu onu sadece şüpheli gösterdi.

Bu sefer biraz temkinliydi. Onu ilk seferinden sonra olduğu gibi korkutmak ya da hasta etmek istemiyordu.

Vücuduna dokunduğunda ve göğüslerini ağzına aldığında aklındaki fikir buydu. Ama onu kucaklar kucaklamaz aklı başından gitti.

Hızlı uyumun bu şekilde mi işlediğini merak etti. Kadının duvarları penisini emiyordu. Kadının dar açıklığı sıkılaştıkça aklı da hızla kayboluyordu. Sonunda, eylemin ortasında bir yerde, açgözlü hale geldi ve vücudunun acı çekmesine neden oldu.

Ona her sarıldığında bu kadar çaresiz kalacağını düşünmemişti. Rueben sanki kendini savunuyormuş gibi dudaklarını sıkı tuttu.

"İnanmak senin özgürlüğün."

Eli onu belinden kavradı. Kızın şaşkın ağzından küçük bir ses çıkınca elini kaldırdı ve yırtık pırtık gelinliği tamamen sıyırdı.

Adamın elleri gelinliği sıyırıp atarken kızın yüzü yeniden kızardı. Bir süre öncesine kadar sert ilişkilerden hoşlanan bir kadına göre utangaçtı.

Zar zor çıplak kalan vücudu titrediğinde, adam battaniyesini yukarı çekti. Nazik bir dokunuşla Molitia'nın gözleri ona döndü.

"...o gün neden ilk sen gittin?"

Çok sevecendi. İçindeki tarifsiz düşünceleri bir an için açığa vurdu.

"Sen uyanana kadar seninle kaldım."

"Gerçekten mi?"

Ama neden? Kızın ağzı yuvarlandı.

"Yanılmıyorsan birlikte gizlice dolaşıyorduk. Ayrılmak doğruydu."

Bu daha önce hiç düşünmediği bir şeydi. Kızın gözleri fal taşı gibi açılmıştı, ağzını kapatırken adam alçak sesle sırıttı.

"Tüm izleri temizledim, sanırım onları görmedin."

Reklamlar Pubfuture tarafından

REKLAM

REKLAM

"Ama... evleneceğim kişi sendin. Zaten herkesin bildiği şeyleri saklamak zorunda değildik, değil mi? Aynı yerde buluşmamız için de aynı şey geçerli."

"Bu heyecan verici değil mi?"

Siyah gözleri Molitia'nın üzerindeydi. Solgun yanaklarında görülmeye değer bir allık vardı. Yüzündeki kalın makyaj onu tören boyunca oyuncak bir bebek gibi göstermişti.

Adam kızın kırmızımsı renkteki meme uçlarını okşadı. Vücudu biraz titredi.

"Beni hiç tanımamış olman büyük bir utançtı."

"Bu..."

"Bir şey söylemeyeceğim, merak etme. Uykulu yüzünü gördüm ve çıktım."

Ancak o zaman onun ziyafet salonundaki davranışını anlayabildi. Hepsini değil ama en azından terk edilmediğini. Bu gerçek Molitia'yı rahatlattı.

"Yani."

"Ne?"

"Bana ne zaman adımla hitap edeceksin?"

Göğsüne yapılan dokunuş ısrarcıydı. Molitia adamın göğsünü tutan elini engellemek istercesine vücudunu çevirse de eli sabit kaldı.

Küçük bir inilti başını yana çevirdi. Yatağın üzerine dağılmış olan aksesuarlar birbirine çarparak küçük bir şangırtı çıkardı.

"Tekrar söylememi engellemeye mi çalışıyorsun?"

"Şimdi değil."

Eğer durum buysa, ondan kurtulmak istiyordu. Molitia ona inanılmaz bir bakışla baktığında, alçak sesle gülümsedi.