Bölüm 5

17.4K 1.2K 109
                                    

Huzur kokan küçük çadırıma girdim. İçinde eşyalarımın olduğu sandığa giderek Büyükanne Dolly'nin kitabını çıkardım. Bu kitabı o kadar çok okumuştum ki neredeyse her kelimesini ezberlemiştim. Yinede hata yapmak istemiyordum, bu yüzden aradığım tarifin sayfasını açarak okudum. Malzemelerin hepsi vardı.

Malzemeleri miktarlarına göre hazırladıktan sonra dışarı çıktım ve bir ateş yaktım. Küçük kazanımı yarısı su dolu şekilde ateşin üstüne koydum. Su kaynarken bazı otları havanda dövdüm, bazılarını doğradım ve sırasına uygun şekilde kaynattım. Kaynatma işi bitince soğuması için bir köşeye bıraktım.

Sonra da içeri gidip dinlendim, ardımdan Rorry gelip yanıma uzandı.

Bu çadır ikimizin huzur içinde yaşayabildiği sayılı yerlerden biriydi.

Sirkin iki tane vagonlu karabanı vardı. Ayrıca bir gösteri çadırı, iki büyük yaşam çadırı, orta boy bir çadırı (fal bakmak için kullandıkları) ve bir adet tek kişilik hatta yarım kişilik kamp çadırı vardı.

Gösteri için durduğumuzda annem ile babam bir karavanda, halam ile dayımsa diğer karavanda kalır. Yaşam çadırlarından birinde kız kardeşlerim ve kız kuzenlerim kalır. Diğer çadırda erkek kardeşlerim ve erkek kuzenlerim kalır. Ben ve Rorry ise vebalı olduğumuz için (gerçekten de vebalı değiliz sadece bizi aralarına istemiyorlar) küçük yarım kişilik kamp çadırında kalıyoruz. Ama bu aslında çok hoşumuza gidiyor çünkü onlardan uzak kalıyoruz. Zaten çadırımızı sirk alanının dışına kuruyorlar.

***

Merhem soğuduğunda gösterinin başlamasına birkaç saat kalmıştı.

Ben merhemi küçük bir kaba boşaltırken Rorry yanıma geldi ve bana acıktığını belirten bir bakış attı.

"Rorry, tatlım iyi misin? Bu aralar çok sık avlanmaya gidiyorsun ve uzun zaman gelmiyorsun. Hasta değilsindir umarım." dedim endişeyle. "Neyse sana afiyet olsun, by." dedim ve gitmesine izin verdim.

O gidince bende Tyler'ı aramak için ayağa kalkmıştım ki Tyler aniden önümde bitti.

Korkuyla irkildim. "Ahh, beni korkuttun." dedim soluklanarak.

"Yaratık nereye gidiyor?"diye sordu Rorry'nin gözden kaybolduğu yöne bakarak.

"Dolaşmaya çıktı, yakında döner." diyerek yalan söyledim. "Sen neden geldin?" diye sordum konuyu değiştirmek için.

"Omzum için. Ee, birşey hazırladın mı?" diye sordu.

Elimdeki güzel kokulu merhemi göstererek "Evet," dedim. Sözümün üzerine çadırıma doğru gitti. "Nereye?" diye sordum.

"Nerde sürmeyi düşünüyorsun?" diyerek soruma soruyla cevap verdi. Ardından "Sence birisi benim üstümde birşey yokken senin omuzlarıma elini koyduğunu görürse ne düşünür?" diye ekledi pis pis sırıtarak.

"Haklısın içeri gir ve tişörtünü çıkar, sadece tişörtünü." diyerek vurguladım, çünkü çok pis bakıyordu.

O içeri girince ardından ben de girdim. Tişörtünü çıkartıp bir kenara koydu ve oturuşunu düzeltti. Bende emekleyerek ona yaklaştım ve yavaşça merhemi sürdüm. Gözlerini hep üstümde hissediyordum.

"Neye bakıyorsun?" diye sordum dayanamayarak.

"Kendini izlememe pek izin vermiyorsun, hazır fırsatım varken tadını çıkartıyorum." dedi sakince.

"Sana istediğin zaman kendisini izlemene izin verecek birini tanıyorum." dedim muzurca.

"Sarı pembe saçları olan kızlar tipim değil." dedi hafifçe gülümseyerek.

Kendimi tutamyarak güldüm, "Aa, sende moda nedir hiç anlamıyorsun." dedim şaka ile.

"Evet, ben paylonço modasını pek anlamam." dedi gülümseyerek.

***

Sürme işlemim bitmişti, kenera çekilerek "Yarın tekrar sürerim, birkaç güne iyileşirsin."dedim.

"Eğer bana iyi davranmanı sağlayacaksa hiç iyileşmesem de şikayet etmem." dedi fısıltıyla ama ben duymuştum.

"Bak seni seviyorum ama istediğin şekilde değil. Sana karşı soğuk davranmamın sebebi ise seni benden soğutmaya çalışmak. Yoksa sen bana ailem içinde en iyi davranan kişisin, seni üzmek istemem. Bu yüzden beni o şekilde sevmekten vazgeç, sana kötü davranmak istemiyorum." dedim yere bakarak.

Eliyle çenemi tutup kaldırarak kendisine bakmamı sağladı. "Seni sevdiğimi unutmaktansa hergün acı çekmeye razıyım." dedi.

Bana doğru eğildi tam beni öpecekken dışarıdan biri "Kızıl!" diye seslendi.

Hemen dışarı çıktım, Rosa'yı gördüğüme bu kadar sevineceğimi hiç düşünmemiştim.

"Efendim Rosa," dedim çadırın önüne geçerek. Kapısı açıktı bu yüzden Tyler'ı görmesini istemiyordum helede yarı çıplak bir vaziyette.

Arkama bakmaya çalışarak "Ne saklıyorsun?" dedi.

Tam beni iteleyip arkama geçecekken önüne geçtim ve "Hiç birşey saklamıyorum, sadece Rorry'i pek sevmediğin için dışarı çıkmasını engelliyorum."dedim.

Hemen geriye sıçrayarak "Evet orada kal, o yaratık içerden kmasın." dedi tiksitiyle. Halbuki asıl tiksindirici olan kedisi ve moda saçları.

"Ee, niye geldin?" diye sordum.

"Gösterinin başlamasına bir saat kaldı, gelip hazırlıklara yardım et, ayrıca bilet satıcaksın." dedi ve arkasını dönüp gitti.

O gözden kaybolunca "Dışarı çıkabilirsin." diye Tyler'a seslendim.

"Arada burayı kullanabilir miyim? Rosa nereye gitsem beni buluyor da." dedi bir yandan tişörtünü giyerken.

"Nasıl bir duyguymuş?" dedim sırıtarak.

"Ney nasıl bir duygu?" diye sordu.

"Takip edilmek," dedim.

"Imm, kötü ama bana yapılınca. Seni takip etmek ise çok güzel." dedi muzur bir tavırla.

"Ama benim için değil."dedim.

"Henüz," dedi kulağıma doğru fısıltıyla.

"Off, ben gidiyorum, by." dedim ve onu beklemeden gittim.

***

Gösteri olaysız bitti ama bende bittim. Çok yorgundum ve uyumak istiyordum.

Çadıra girdiğimde Rorry yoktu, son zamanlarda bu sık olmaya başlamıştı. Gece geç saatte geliyordu sabah ise ben uyanır uyanmaz gidiyordu. Ama bu gece önceki gecelerden farklı olarak içimde kötü bir his vardı.

Druid AkademisiWhere stories live. Discover now