Bölüm 17

13.9K 1K 59
                                    

Mutimedya: 3 Büyük Druidin en bilge ve en güçlüsü Yüce Druid'in Gizemli Kitabı.

***

Etrafa göz gezdirdim ve kitapların arasında dolandım. "Dersler ne zaman başlayacak ve ne dersleri veriyorsunuz?" diye sordum.

"Ders 16 Ağustosta başlıyor. Ders yılının ilk döneminde 6 farklı ders alıyorsunuz;
Druid Tarihi ve Kültürü,
Yeraltı Yaratıkları ve Orta Dünya Canlıları,
Druidlerin Özel Karışım ve Düğümleri,
Element Kontrolü,
Özel Yetenek Kullanımı, Savaşçılık Eğitimi." dedi.

"Güçler kaç yaşında kendin gösteriyor?" diye sordum merakla.

"Belli değil, kişiye göre değişiyor. Ruh ne zaman Gücü kaldıracak duruma gelirse. Yaş ve ya Gücünün büyüklüğü bir fark yaratmıyor ama genel anlamda 16-18 yaşlarında. Bazı söylentilere göre yüzyıllar öncesinde çok küçük yaşta Güç sahibi olanlar varmış ama sadece söylenti, hiçbir kayıt yok." dedi.

"Peki bir sınavdan bahsediyordun, ne sınavı?" diye sordum. Bu sırada gözüme bir kaç kitap kestirmiştim, sonra gelip bunları kesinlikle okumalıydım, yüksek ihtimal gizlice.

"Her eğitim yılının sonunda öğretilenlerden ve yeteneklerden sınav yapılır. Eğer sınavda başarılı olursan iki seçenek sunulur, istersen eğitiminin bir üst kademesine geçersin istersen mezun olursun. Eğer başarısız olursan tekrar okumak zorundasın." diyerek açıkladı ve yanıma geldi.

"Peki hemen mezun olmak ile tekrar okumak arasındaki fark ne?" diye sordum.

"Eğer hemen mezun olursan bir savaşçı gurubuna katılırsın. Eğer bir yıl daha okursan başarı oranına göre bir savaşçı gurubuna önderlik edersin." dedi benle birlikte kitaplara bakarken.

"Peki sen hangisisin?" diye sordum.

"Ben önderlik edenlerdenim ama bu yıl eğitmenlik yapacağım." dedi.

"Neden?" diye sordum.

"Çünkü liderlik yapanların zorunlu eğitmenlik yapma nöbetleri vardır. İstersen gönüllü olarak yıllarca yapabilirsin ama geri kalan eğitmen açığı liderlerin sırayla bir yıllık eğitim verme nöbetleri ile kapatılır." dedi.

"Derslerin başlamasına daha var, neden beni erkenden getirdin ki?" dedim.

"Çünkü güçlerin kendini belli etmeye başlamıştı, derslerin başlamasına bakmayız, eğer güçlerin ortaya çıktıysa mezun olana kadar Akademiden ayrılamazsın. Üst sınıftakiler tatil izni yapabilirler ama alt sınıftakilere bu izin verilmez." dedi.

"Yani mezun olana kadar bu Akademiden çıkmak imkansız mı?" diye sordum.

"Eğer özel iznin yoksa," dedi.

"Nasıl bir izin?" diye sordum.

"Akademinin Baş Druidi tarafından verilen bir izin." dedi.

"O kim?" diye sordum merakla.

"Senin yaşlı bayan dediğin kişi." dedi gülümseyerek.

"O da Konsey Üyesi mi?" diye sordum.

"Evet, hatta Konsey Başkanı." dedi.

Biraz durakladıktan sonra aklıma cevabını çok merak ettiğim bir soru geldi,"Şu heryerde olan sembolün anlamı ne?" diye sordum.

"Druid triquetra (üçlü) düğümüdür. Druidlerin en önemli düğümü. Gerçek anlamını kimse tam olarak bilmez, birçok rivayet vardır anlamı ile ilgili. Ama biz "Güç, Zeka ve Sevgi" olarak kabul ederiz. Bir Druid'in sahip olması gereken 3 özellik." dedi, tüm kalbiyle inandığı belli olan bir tavırla. Vay canına, bu sembolün anlamı gerçekten çok müthiş. Şeklide çok havalı bana kalırsa, üç tane hilal birbirine geçmiş.

"Neden Druidlerle ilgili duyduğum herşey 3 ile bağıntılı?" diye sordum.

"Çünkü 3 çok güçlü bir sayıdır, Dünyanın ve canlının temelini oluşturur. Mesela en basit örnek olarak Dünyanın 3 temel döngüsü "Oluşma, Varolma ve Yokolama" dır." diyerek açıkladı.

Aslında çok mantıklıydı, herşeyin temelinde üç evre yatıyordu.

Ben anlattıklarını düşünürken Luke birden "Atçı Palanço ile aranda ne var?" dedi hızla, sanki hızlıca söylemezse söylemekten vazgeçecekmiş gibi duruyordu.

"Ne?!" sorduğu soru beni gerçekten şaşırtmıştı.

"Seni takip ettiğim gün onu hep senin yakınında gördüm. Gösterisini yaparkende gözlerini biran senden ayırmamıştı, sanki gösteriyi seyircilere değilde sana yapıyormuş gibiydi." dedi, sesinde garip bir tonlama vardı.

"Aramızda birşey yok. O benim kuzenim hatta kardeş gibi büyüdük." dedim.

"Peki onun bu durumdan haberi var mı?!" diye sordu iğneleyici bir tavırla.

"Bana bunları neden soruyorsun?" dedim sertçe, şu hayatta nefret ettiğim yegane şeylerden biri de bana hesap sorulmasıdır.

"Meraktan," dedi kısaca ama yinede zafer benimdi.

"İyi," dedim sertçe. Ondan uzaklaşarak başka bir kitaplığın önünde durdum. Bana hesap sormaya çalıştığı için ona sinirliydim.

Bir süre sessizce dikildik, ne o konuşuyordu ne de ben. Gözüme bir kitabın ismi ilişti ve aklıma bir soru geldi.

Çekinerekte olsa "Orta Dünya ne?" diye sordum.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Tarafsızlar, doğduklarında her iki taraftada değillerdir ama sonra kendi seçimleriyle istedikleri takıma geçebilirler, isterlersede tarafsız kalabilirler." dedi solgun bir sesle.

"Orta Dünyaya ait hangi tür canlılar var?"diye sordum.

"Derste öğrenirsin, şimdilik sadece şunu bilmen yeterli insanlar, hayvanlar ve bitkiler Orta Dünyaya aittir." dedi.

Druid AkademisiWhere stories live. Discover now