Bölüm 24

12.2K 995 27
                                    

Multimedya: Uygulamamıza katılanlardan @ruyalarimdaki (Defne Keser). Katılımın için teşekkür ederim.

***

Sinirlerim öyle bir bozulmuştuki yemek yiyecek piskolojide değildim. Ama ben kendimi yatağa atar atmaz midem fikrini 4.5 şiddetinde bir guruldamayla beyan etti.

Yatıp uzanmak ve midemi susturmak arasında kalmışken midem tekrar sesini duyurdu. Tamam, pes. Kazanan açlığım oldu, midemi buradan kutluyorum.

Odadan çıktığmda koridorda kimseyi görmemiştim, bu iyiydi.
Hiç sağıma soluma bakmadan hızla merdivenlere yöneldim.

Bu okul ortamına alışmak benim için oldukça zor alabilirdi tabii burada kalacak olsaydım. Biran önce düğümleri yapmayı öğrenmeliydim, yoksa buradan kaçamayacağım kesindi. Tabii gitmeden önce almam gerekenleride unutmayalım.

Ama o kitabın yerine benzerini koymaz isem benim çaldığımı anlarlar bu yüzden kaçmadan önce kitabın benzerini yaptırmak için dışarı çıkmam gerekiyordu. Ve buradan gizlice çıkabilmemin şuanlık tek yolu Austin. Acaba o nerede? En son Gıcık Prens ile birlikteydi.

Tam düşüncelerimin ortasındayken birine tosladım. Başımı kaldırıp baktığımda karşımdakinin Luke olduğunu gördüm. Bana beni öldürecek gibi bakıyordu.

"Üzgünüm," dedim hiçde üzgün olmayan bir sesle.

"Nereye?" dedi duygusuzca.

"Yemeğe," dedim kısaca.

"Ne düşünüyordun peki?" dedi ciddi bir ifadeyle.

"Ne?!" dedim şaşkınlıkla. Bu adamın akıl okuyamadığından eminmiyiz?!

"Dalgın bir tavırla yürüyordun ve yüzünde garip bir ifade vardı." dedi sert bir ifade ile.

Bu durumdan kurtulmanın tek yolu karşındakinin hatalı olduğu bir olayı yüzüne vurarak suçlamak olduğunu bilecek kadar çok deneyimim vardı. Bu nedenle, "Senin sorunun ne? Beni zorla kaçırıp buraya getiren sensin, ikide bir bana saçma bir soruyu tekrarlayan da sensin ama sinirli olan yine sensin. Yani seni cidden anlamıyorum." dedim ve yoluma devam etmek için bir adım daha attım ama numaramı yememişti. Beni kolumdan sıkıca tutup geriye iteledi, böylece önceki konumuma geçtim.

"Bana bak, yalancı. Herkesi kandırabilirsin ama beni değil. Ailen hakkında gerçek hikayeyi bildiğini biliyorum ve bunu ortaya çıkaracağım. Sense bu süre zarfında Austinden uzak duracaksın. O benim kardeşinden farksız, onu üzmene izin vermem." dedi tehtitkar bir sesle.

Boştaki elimle kolumu tutan elini kolumdan ayırdım ve gözlerinin içine bakarak, "Kimse bana kimle konuşup kimle konuşamayacağımı söyleyemez. Helede sen, asla." dedim meydan okuyarak ve bir şey söylemesine fırsat bırakmadan son katı da indim.

***

Yemekhane sırası bitene kadar sakallarım beyazlamıştı. Şimdi ise daha büyük bir problemim vardı.

Nereye oturacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Etrafa göz gezdirdiğimde duvarın yanında oturan iki kız gördüm. Biri sarışın mavi gözlü bir kızdı, diğeri siyah uzun saçlı, güzel bir kız idi. Galiba bunlar da benden küçüklerdi.

Yanlarına giderek "Boş mu?" diye sordum.

Siyaha saçlı kız bana bakarak tatlı tatlı güldü, ben tam olumlu cevabı beklerken kız birden suratını eşkitip "Evet dolu," dedi sertçe.

Bunca zamandır farketmiş olacağınız gibi hiçbir lafın altında kalmadığım için, "İyi," dedim ve boş sandalyelerden birine oturdum.

Kız beni öldürecek gibi bakıyordu, "Sağır mısın sen, yoksa anlamakta mı zorluk çekiyorsun?! Burası dolu." dedi şeytani bir sesle.

"Evet, dolu. Bak ben oturuyorum." dedim sakince.

Bir süre sessiz bir düelloya girdikten sonra kız sıkılmış olacakki geri arkadaşına döndü. Şu kötü kız tiplemelerinden oldukları kesindi ama bende kantsız melek sayılmam hani.

Onlara aldırmadan yemeğimi yiyerek midemin sesini kestim. Boş tepsim ile ayağı kalktım ve siyah saçlıya dönerek, "Kendine iyi bak, Maggie D." dedim imalı bir sesle.

En başta umursamadı ama jeton düşünce hızla başını çevirerek, "Adımı nereden biliyorsun?!" dedi şaşırarak.

Hafifçe kıza doğru eğildim ve gizli birşey söyleyecekmişim gibi "Ben akıl okuyabiliyorum," dedim kısık bir sesle ve birden doğrulup seslice "Ayrıca tüm yemek boyunca konuştunuz," dedim. Konuşmasına fırsat tanımadan masadan uzaklaştım. Sinirden köpürdüğünü bilmek için dönüp bakamama gerek yoktu.

Neden bilmiyorum ama insanları sinirlendirip zeytin yağı gibi üste çıkmayı hep sevmişimdir.

Druid AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin