Bölüm 28

12.1K 907 14
                                    

Multimedya: Uygulamamıza katılanlardan @OynayanAyi
Katılımın için teşekkür ederim.

***

Evet! İşte orada, cidden bir kağıt vardı. Zaman aşımından dolayı biraz sararmıştı ama oradaydı.

Heycanla kağıdı elime aldım. Dörde katlanmıştı. Kağıdı açarken bir yandanda heyecandan ölmemek için kenfimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Kağıdı açınca hafif eğik yazılmış bir yazıya rastladım.

Hala kalbim hızla attığı için önce kendimi sakinleştirmem gerekiyordu. Derin nefesler alarak kalbimi yavaşlattım.

Artık sakin olduğuma göre okumamda bir sakınca kalmamıştı. Kağıdı tekrar elime alıp okumak için açtım. Tam o anda kapım dövülmeye başladı. Kapıdaki her kimse kapıyı açmam için baya istekliydi.

Hızla önümde duran kitabı, kağıdı ve çakıyı alarak gardolabıma gittim. Elimdekileri içine yerleştirdikten sonra kapısını kapatıp kilitledim. Ardından kapıyı çalanın kim olduğuna bakmaya gittim.

Odamın kapısını sadece dışarıdakini görecek kadar araladım ve kapıyı çalana baktım. Gördüğüm kişi yüzünden hafif bir duraklama yaşadıktan sonra, "Ne var?!" dedim sinirle.

"İçeri girmem gerekiyor, lütfen." dedi arkasına tedirgin bir bakış atarak.

"Hayır!" dedim sertçe ve kapıyı kapatabilmek için hafif geri çekildim. Tam kapı kapanmak üzereyken çocuk ayağını kapının arasına koydu. Sinirle "Çek ayağını, bücür!" dedim.

"Lütfen, beni içeri al, ne istersen yaparım." dedi telaşlı bir sesle.

Bakışlarımı önce çocuğa sonrada gözlerindeki çaresizliğe çevirdim. Çocuk gerçekten zor durumdaydı. "Hayır! Şimdi çek ayağını yoksa umusamaz kırarım." dedim sertçe.

"Beni küçümseme sana yardımım dokunur, lütfen. Sadece iki dakika," dedi arkasına endişeli bakışlar atarak.

"Neden bu kadar çok istiyorsun?" diye sordum sesimde en ufak yumuşama olmadan.

"İçeri al, söz anlatıcağım." dedi.

Sırf meraktan kapının arkasından hafif çekilerek kapıyı açtın, "Gir, iki dakikan var." dedim duygusuzca.

"Teşekkür ederim," dedi ve hızla içeri girdi.

O girince kapıyı kapatıp kilitledim. "Evet, seni dinliyorum." diyerek bekledim.

"Abimden kaçıyordum," dedi.

"Neden?" dedim sert ifademi koruyarak.

"Sen odana girmek istediğinde bir oyun oynuyordum ya, o abime aitti. İzinsiz aldım diye sinirlendi." diyerek açıkladı.

"Peki bunun benimle ne ilgisi var?" diye sordum.

"Senin dışında kimseyi tanımıyorum," dedi samimiyetle.

"Ama beni de tanımıyorsun," diyerek belirttim.

Elini uzatarak "Seth," dedi.

Önce eline sonra yüzüne baktım ve aldırmadan masamın yanına gidip sandalyeme oturdum.

"Hep böyle misin?" dedi bana doğru döndükten sonra.

"Nasıl?" diye sordum. Bunca zaman içinde sert mizacımı hiç bozmamıştım.

"Duygusuz, acımasız, sert ve soğuk." dedi.

"Hayır, genelde daha kötüsüyümdür." dedim sinirle. Ne hakla benle bu şekilde konuşabilirdi. Tamam belki doğru söylüyordu ama bu ona benle bu şekilde konuşma hakkını vermezdi. "Ee, bana ne konuda yardım edebilirsin? 'Beni küçümseme,' diyordun." diye sordum.

Druid AkademisiWhere stories live. Discover now