Bölüm 41

9.8K 595 1.2K
                                    

Kapı gıcırdayarak açıldı. İçeri girdikten sonra kapıyı kapatmak üzereyken yüzüme çarpan rüzgarın etkisiyle kapı kendisi sertçe çarpılarak kapandı. Bir süre kapıya baktıktan sonra bakışlarımı içinde olduğum odaya yönlendirdim. Oda içinde yalnızca bir yatak olan küçük bir odaydı. Kapının karşısındaki duvarda açık bir pencere vardı.

Yatağın üstündeki adam öylesine kıpırdamadan yatıyordu ki öldüğünü düşüne bilirdiniz, örneğin şuan benim içimde oluşan şüphe gibi. Yanıldığımdan emin olmak için yatağa giden birkaç adımlık mesafeyi aşıp kulağımı uyuyan adamın yüzüne yaklaştırdım. Ufak ufak gelen soluk seslerini duyunca derin bir nefes aldım. Uyuyan adamdan uzaklaşıp arkamdaki açık duran pencereye gittim. Acaba ne zaman uyanır? Beklemekten pek hoşlanmayan biri olarak bu durum canımı sıkıyordu. Pencere barın yan tarafına baktığı için izleyecek hiçbir de şey yoktu.

Sanki zaman iki kat daha yavaş akıyordu. Üstüne Eski Ailemi görecek olmanın verdiği tuhaf duygular birleşince her geçen saniye bana işkence yapıyordu.

Bitmek bilmeyen işkence Austin'nin mırıltılarıyla son buldu. Arkamı dönüp Austin'e baktığımda ayaklandığını gördüm. "Yolculuk için hazırım." dedi, yanıma geldiğinde.

"Tamam," diye onayladım ve köşede duran çantama yöneldim. "Yine uçarak mı gideceğiz?" diye sordum ceketimi giyerken.

"Evet," dedi kısaca.

"O zaman şehirden uzaklasmamız gerekiyor yine." dedim. Odayı adımlarken.

"Hayır barın yan tarafından yola çıkacağız." dedi.

"Bizi gören olur o zaman." dedim şaşkınlıkla olduğum yerde kalarak.

"Senin de katkılarınla hayır." dedi. Ona sorar bakışlar attığımda "Senin görünmezlik yeteneğin var. Sanırım sen bir Gecede Yürüyensin." diye ekledi. Gecede Yürüyen çok tanıdık geliyordu. Nerede duymuş olabilirdim? Hızlı bir hafıza taraması ile bulmuştum. Luke o gizli kütüphanede Druidleri anlatırken söylemişti. 3 Özel Yetenekten biriydi görünmezlik. Ben tam görünmez olmamın asıl sebebinin bulunmasıyla rahatlamışken, "Ama senin durumun biraz tuhaf. Kolundaki sembol bildiğim hiç bir düğüme benzemiyor ve şuana kadar 3 Özel Güçlerden hiçbirinin henüz Temel Güçlere bile hakim olamamışken çıktığı görülmedi." dedi Austin, benden çok kendiyle konuşuyor gibiydi.

Bir süre ikimizde Austin'nin söylediklerini düşündük. Sözleri düşüncelerimi ne kadar karmaşaya sokmuş olursa olsun boş yere zaman kaybediyorduk. "Austin, gitmiyor muyuz?" diye sordum. Başıyla onaylayıp kapıya yöneldi.

Birlikte odadan çıktık ve aşağıya indik. Austin barmenin yanından geçerken başıyla hafifçe selamladı ve yürümeye devam etti. Austin kalabalığı yararak geçerken arkasından ilerledim. Dışarıya açılan kapıdan geçerken korumalar Austin'i saygıyla selamlarken, bende Austin'nin arkasından beni içeri almakta direten korumaya imalı bir gülüş attıktan sonra Austin'nin koluna girdim.

Tamam, tamam. Biliyorum çok çocukcaydı. Ama yinede tatlı bir mutluluk vermişti.

Austin'nin koluna girmiş olmam en az kapıdaki korumalar kadar Austin de şaşırmıştı. Bir cevap bulmak istercesine attığı bakışa omuz silkmekle yetindim.

Barın yan tarafına geçtiğimizde Austin'nin imalı sırıtışından hala koluna yapışmış olduğumu fark ettim ve hızla çekildim. "Söylemene gerek yok, bana karşı koyamadığını biliyorum." dedi Austin gülerek.

"Ben sadec-" bahanemi söyleyecekken sözümü kesti.

"Sorun değil, ne zaman istersen kolum senindir." dedi gülümsemeye devam ederken. Verebileceğim bir cevabım olmadığı için gözlerimi karşımda duran duvarın dökülmüş boyasına diktim ve kızarmamayı diledim. Aramızda kısa süreli tuhaf bir sessizliğin ardından Austin, "Evet şimdi sıra sende." dedi.

Druid AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin