0.7 "SORGU"

7.3K 694 299
                                    


İyi okumalar


"Bu sana ders olsun Funda Hanım. Ressamımın canını sıkıyorsun. İnan bunu görüyorum. Canını yakmak istemem, şansını zorlama!"

Alkan elindeki not kâğıdını bir o tarafa bir bu tarafa çekiştiriyordu. Notu okuduğu gibi Funda Hanım korkudan bayılmıştı. Onu uyandırmak için çok çaba sarf eden Alkan, sonunda amacına ulaşmıştı. Funda Hanım uyandığında dinlenmek için odasına çekilmiş Alkan'da kendi odasına giderek olanları düşünmeye başlamıştı.

Bu bir oyun muydu?
Eğer bu bir oyunsa, yönetmeni ve başrolü kim üstleniyordu?
İzel'in bu işi ile alakası neydi peki?

Kapının tıklatma sesini duyunca kafasındaki soru işaretlerini bir kenara savurarak "Gel!" diye seslendi Alkan. Not kâğıdını elinin içine saklamayı da ihmal etmemişti.

"Alkan Hocam, Funda Hoca sizi çağırıyor. Önemli olduğunu özellikle belirtti."

Kafa sallayarak kapıda duran adama gitme sinyallerini göndermişti Alkan. Bunu anlayan stajyer de kafa sallayarak odadan çıktı.
Bu kadın neden Alkan'ın yanına gelmiyordu da, onu ayağına çağırıyordu?
Bıkkınca nefes veren Alkan, tekerlekli sandalyesini itekleyerek ayağa kalktı. Odadan çıktığı gibi Funda Hanım'ın yanına doğru yönelmişti. Kapıyı tıklattığında titrek bir sesle "Gel!" komutu, Alkan'ı içeri sokmuştu bile. Dalgın ve düşünceliydi Funda Hanım. Dışarıdan bakan herkes bunu açıkça anlayabilirdi.

"Ne oldu?"

Yattığı koltukta, kendini toparlama amaçlı doğruldu kadın. İyice dikleştiğinde, gözleri ile Alkan'ı göz hapsine almıştı bile.

"Ne mi oldu? Açık ve net ölüm tehdidi aldım, farkındasın umarım?"

Gittikçe sesini yükselten kadın, Alkan'ı sinirlendirmeye başlıyordu. Bir kaç saat önce korkudan bayılan kadın gitmiş, yerine cesarete bulanıp bülbül gibi konuşan bir kadın gelmişti adeta.

"Bunların farkındayım Funda Hanım. Ne yapacağız peki? Hani sizin şu fark edemediğiniz konu." diye sordu alayla Alkan.

Her şeyin farkındaydı, sadece çözüm üretemiyordu. Çıkmazdaydı, çıkamıyordu.
"Polise gideceğiz!" diye bağırdı kadın. Yüzündeki gülümseme anında kaybolan Alkan'ın, mimiklerinden şaşkınlığı bariz belliydi.

"Polise gideceğiz?" diyerek imayla tekrar sordu Alkan. "Evet." dedi Funda Hanım. "Polise gideceğiz."

Başka çaresi kalmamıştı ki. Burada durup ölümünü bekleyemezdi. Zaten Ünal Kara ile konuşup hastaneden çabucak ayrılacaktı. Daha fazla İzel ile aynı ortamda bulunmak istemiyordu. Ne geldiyse başına o teklifi kabul ettikten sonra gelmişti.

"Kimi şikâyet edeceksin? İzel'i mi?"
'Böyle bir şeyin olması imkânsızdı. İzel hastaydı ve bunun için yargılanamazdı. Bu kadının amacı neydi?' diye düşünmeden edemedi Alkan.

"İzel'i, bu iğrenç şeyleri bana yollayanı. Ne bileyim burada Azraillimin gelmesini bekleyemem ben! Önlem almam lazım."
Derin bir nefes aldı Alkan. Yaşadıkları bu kısa sürede onu o kadar yormuştu ki.

"Sadece işini yapsaydın eğer bunlar başımıza gelmeyecekti. Sen İzel'e pozitif enerji verip hayata tutunmasını sağlayacakken hasta diye yargıladın!"

Gülmeye başladı kadın. Hatta o kadar çok kahkaha atmıştı ki kızarmaya başlamıştı. Kendini güçlükle durdurduğunda birden ciddileşti.
"Sen bu olanları çabuk kabullendin sanırım. Bu olanlar sana normalleşti birden. Ölüm tehdidi aldım diyorum, Alkan. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim olmayan kişiden ölüm tehdidi aldım ben! Ardı arkası kesilmeyecek cinayetler ile karşı karşıyayız diye düşünüyorum. Kendine gel Alkan, kendine gel! Şu an mantıklı düşünmüyorsun!"
Konuşmamış adeta tıslamıştı Funda Hanım. Alkan'ın ise tek bir çaresi kalmıştı. "Polise gitmeyeceksin. Ben her şeyi halledeceğim."
Kapıyı ardından çarpıp hızla odadan ayrıldı Alkan. Oysa arkasında bıraktığı kadının son sözlerini işitememişti.

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin