4.4 "ŞAH VE MAT" [FİNAL]

4.1K 337 465
                                    

Bölüme geçmeden önce sizinle ufak şeyler paylaşmak istiyorum. Bir hafta sonra Tuvaldeki Kan ikinci yılına girecek. Sizinle beraber bu süreçte tüm duyguları az çok yaşadık. Üzüldük, ağladık belki... Sinirlendik birçok karaktere. Ama gülümsedik de bazı satırlarda.

Evet, bugün Tuvaldeki Kan'ın finali yayımlanıyor. Bir kusurumuz varsa affola. Bizi hiç unutmayın olur mu? Çünkü biz asla unutmayacağız sizleri. (Hüzünlü konuşmalar bize göre değil ama bazen yapmak zorunda oluyoruz maalesef.) Her neyse sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

5925 kelime.

• • • • •

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

• • • • •

Satranç... Sadece bir zeka oyunu gibi gözükse de aslında tam anlamı ile onların hayatlarını temsil ediyordu. Kimse bir şey anlamadı. Fakat onların oyundaki süreleri doldu. Zaman artık onlar için akmıyordu. Evet! Karşı taraf kazanmıştı! Çünkü onların tek bir hamlesi kalmıştı. O gün, işte bugündü. Adam, taşını eline aldı. Sürdü, sürdü... takımın şahına yöneldi. Ardından orada öylece duran şahı, elindeki taş ile vurup devirdi.

"Şah ve mat!"

                                        ❄️ ❄️ ❄️

"Nasıl hissediyorsun?"

"Karmakarışık." dedi Alkan. "Karmakarışık hissediyorum."

İzel, Alkan'ın boynuna mümkünmüş gibi daha da sokuldu. Gözlerini kapatarak kokusunu içine çekti. Çünkü biliyordu, saatler sonra burada olmayacaktı. Alkan'ın kokusu içine işlesin istiyordu.

"Kendimi sana teslim etmeyi ben istedim Alkan. Kendini kötü hissetmene gerek yok." Kollarının arasında yatan kıza üstten bir bakış attı Alkan. Saatler öncesinde zilini çalan kişinin İzel olması ona aşırı tuhaf gelirken şu an onun kollarının arasında oluşu akla sığacak gibi değildi.

"Engel olmalıydım kendime. Aramızdaki mesafeyi korumalıydık." Yerinde rahatsızca kıpırdandı Alkan. Neden bu durumdan memnun iken aynı zamanda huzursuzdu? Ve mantığı ağır bastıkça huzursuz tarafı onu esir alıyordu.

"Ben kalksam iyi olacak." diyerek yataktan kalkmaya yeltendi Alkan. Yere saçılmış kıyafetleri gördüğünde aklına az önce yaşanan sahneler geliyordu. Ama burada duramazdı artık.

"Çünkü ben hastayım ve sen doktorsun, değil mi?" Sorduğu soruya bir cevap veremedi Alkan. Hatta düşündüğü şeyi kulakları ile duymak sırtına daha fazla yük bindirmişti. Fakat İzel, pes etmiyordu. Alkan yerde duran gömleğini almak için eğildiği sırada arkasından ona sımsıkı sarıldı.

"Ben hasta, sen doktor olsan da kalbin benim yanımda böyle atıyorken nasıl benden gitmeyi seçersin? Ve benim kalbim senin yanında bu kadar hızlı atıyorken nasıl vazgeçerim senden?"

Nedenini bilmediği birkaç gözyaşı düştü yere Alkan'dan. Kendini tam bir boşlukta hissediyordu. Şu an ne yapması gerektiğini  bilmiyordu. Ya da bundan sonra ne yapacağını...

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin