1.5 "MATRUŞKA"

5.1K 499 115
                                    

Watty2018 resmi kısa listedeyiz❤ 

İyi okumalar❣

Pencereden doğru, perde arasından içeri usulca süzülen güneş ışınları İzel'in gözlerine değdi. Her sabah olduğu gibi asla uyanmak istemese de artık alışılmışlığa bağlandığı için yatakta oturur pozisyona geçmişti. Dün gözlerinin önünde masumca canlanınca buruk bir gülümseme doğdu yüzünde. Fakat gözlerinin ağrısı pek izin vermiyordu dünü detaylıca düşünmeye...

O kadar çok ağlamıştı ki annesinden bahsederken, şimdi gözlerinin ağrısını çekiyordu. Yatakdan kalktığı gibi tam karşısında bulunan kapıya doğru yöneldi. Paytak adımlar ile kapıya ulaşınca kolu elleri ile kavrayıp usulca açtı. Gözleri yerden doğru yukarlara çıkınca gördüğü manzara ile donup kaldı İzel. Cidden bu o muydu?

Ellerini şaşkınlık içerisinde şişmiş ve morarmaya dönmüş göz altlarında gezdirdi. Ardından kurumaya yüz tutmuş dudaklarında, daha sonra bir cadıyı andıran karman çorman saçlarında...

Daha bir ağlama isteği ile doldu gözleri sanki mümkünmüş gibi... O kadar çok yorulmuş, o kadar çok bitkin düşmüştü ki intikam yeminlerini unutmuş olsa şu an burayı anında terk edebilirdi.

"İzel Hanım!"

Gelen ses ile birlikte tüm düşüncelerini bir kenera savuran İzel, çabucak suyun altına ellerini sokup yüzünü yıkadı. Ardından lastik tokasını çıkarıp saçlarını gelişi güzel bir topuz yaptı.

"Efendim?"

Çıktığı kapıyı ardından kapatarak, elinde kahvaltı tepsisi ile dikilen kadına baktı İzel. Daha sonra karnının fazla acıktığını fark ederek kadının elindeki tepsiyi aldı.

"Kahvaltınızı yapın İzel Hanım. Birazdan Funda Hanım veya Alkan Bey ilaçlarınız için buraya uğrarlar."

Ona gülümseyerek bir cevap verdi İzel. Bunu yaparken biraz zorlanmıştı. Yüzü kaç yıldır gerçekten gülmemişti çünkü...

Görevlinin çıkması üzerine tepsiyi yatağının üzerine koyan İzel kahvaltısını etmeye başladı.

Aynı zamanda biraz önce gördüğü görüntüyü düşünüyordu. Cidden bu kadar yorulmuş muydu? Bu kadar mı tükenmiş ve bitkin duruyordu.

Birden eline sıcak bir şeyin deymesi ile sıçrayarak yerinden kalktı. O esnada tüm kahvaltı tabağı yerlere saçılmıştı. Tam o zaman da içeri giren iki doktor olanları yanlış anlamıştı.

"Ne zaman bir şeyleri yıkıp, dökmekten vazgeçeceksin?"

Funda Hanım sordu soruya cevap bekler gibi baktı İzel'in yüzüne.

İzel şu kadından gram haz etmiyordu. Onun için pek cevap verecek gibi durmuyordu. Aynı Funda Hanımın baktığı gibi bir bakış savurdu ona İzel. Kötü bir bakış...

Bu uzun bakışma ve sessizlik artık Alkan'ın canını sıkmış olmalıydı ki konuşmaya başladı.

"İlaçların içer misin İzel?"

Bu sefer bakışlarını karşısında ki adama döndüren İzel bir telaş içine girmişti.

"Tamam içerim ben. Rahat bırakın beni."

"Olmaz!" Diyerek karşı çıktı Funda Hanım.

"Biz gittiğimizde içmeyeceğin ne mağlum?"

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin