3.4 "SİYAH GÖZLER"

2.6K 281 137
                                    

İyi okumalar 🖤

ALKAN DUMAN:

Bazen insan kendini fazlaca dipte hisseder. Kurtulmak ister bu dipsiz kuyudan lakin gittikçe daha da batar. Her bir çırpınışı, her bir  atağı onu olduğundan daha beter bir duruma sokar. İşte şu an tam da öyle hissediyordum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım bu beni ileri götürmüyor tam tersi geri geri adımlatıyordu.

Bir bankta oturmuş karşımda duran kapalı ceza evi ile bakışıyordum. Gök gürlüyor arada şimşeklerini çakıyordu. Yağmur ise yeri delercesine düşüyordu yer yüzüne. Bense koşuşan insanları, ceza evine giren polisleri, sirenleri çalarak gelen arabaları, suçluları, kelepçeleri izliyordum.

Babam bir cinayet işlemişti. İzel'den gelen itiraf sonucu yüzüme bir tokat misali çarpmıştı gerçekler. Geriye sadece o tokadın izi ve elimde olan parçaları birleştirmek kalmıştı. Hayatın İzel ile beni karşılaştırması asla tesadüf değildi. Tanrı bizim buluşmamızı istemişti. Yollarımızın birbirimize çıkmasını... Ve öyle de olmuştu. Birbiri için tutuşan iki kalp artık düşman kesilmişlerdi.

Babam bir katildi. Onun karşısına geçip "Bu kadını sen mi öldürdün?" dediğimde o buna bir cevap vermemişti. Susmuştu sadece. Susarak onaylamış ve söylediklerime karşı çıkma gereği bile duymamıştı. Aslında o sırada benim söylediklerimden çok, o kadına dair anıları ile birlikteydi. 

Ben mi? Ben bu sefer babamın beni durdurması ve bana bazı şeyleri anlatması üzerine iki gündür gecemi gündüzüme katarak bir araştırma işlemine girmiştim. Polis arkadaşlarımdan da yardım alarak şu an buradaydım. Babamın işlediği cinayetin sonucuna katlanan adamı bekliyordum. Bunu zorla mı yapmıştı? Yoksa isteyerek mi üstlenmişti cinayeti? Bunun gibi yüzlerce sorunun cevabını alacağım kişiyi bekliyordum. Çünkü cezaevinden çıkacağı gün bugündü.

2 gün önce:

"Keşke bunca kurbanın senin gibi bir katili hiç tanımasıydı."

Elleri kana bulanmış adam ile karşı karşı olmaktan rahatsız olmaya başlamıştım. Bu sefer ona gerçekten veda ediyordum. Benim için hiçbir zaman var olmayan adam artık yok olmuştu. Evet zordu bazı şeyler... Fakat zaten bu dünya da bunun için yok muydu? Sınavlar, sınavlar... Ya üstesinden gelirsin ya da altında ezilirsin. Başka bir ihtimal yoktu. 

Fakat bu yükün altında ezilmeyecektim! Ben, küçük yaşta büyümek zorunda kalmıştım. Ben bu yükün altında ezilmeyecektim.

"Beni hiç dinlemedin Alkan! Madem bazı şeyleri öğrendin şimdi beni dinle!"

"Hiçbir zaman bana bir şey anlatmazdın ki sen." Sesimde büyük bir kırgınlık vardı.

Telefonumu ve ceketimi almak için arkamda ki sandalyeye döndüğüm zaman kolumdan tutarak beni kendine çevirdi.

"Sadece yarım saat oğlum. Sadece yarım saatini ayır bana."

Bense galiba merakıma yeni düşmüştüm. Belki de bu durumu nasıl açıklamaya çalışacağını ama açıklayamayacağı için o çırpınışlarını izlemek istiyordum. Bilmiyordum. Tek bildiğim şey ona yarım saatimi vererek o sandalyeye oturmamdı. 

"Meltem... Hayatımın aşkı, acılarımın ve sevinçlerimin ait olduğu kadındı. Onu ilk kez bir sergide görmüştüm. Kapıdan içeri girdim ve tam karşımdaydı. Orada öylece dona kaldım işte. Güneş gibi parlıyordu. O saçları alev alevdi. Gözleri, gülüşü, bakışları... 

TUVALDEKİ KAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin