Bölüm 23: Altın Kafes

1.4K 100 72
                                    

Multimedya: Lauren Jauregui - Expectation.
İthaf: ShadowMoongirlBook

Tam tempo okumalar!

*

Bigisayardan gelen hafif İspanyolca şarkı kulakta naif bir tat bırakırken sıkıntıyla tişörtümü üstümden çıkardım. Hayatımda hiçbir şeyin bana heyecan vermediğini, eskisinden daha sıkıcı bir hayatım olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum.

Londra da hiç arkadaşım olmamasına rağmen Jenny teyzem bana bir çok arkadaşım varmış gibi hissettirirdi. Benimle şarkı söyler, tartışır, kıyafet dener, sevgililerini anlatır, film izler ve oyun oynardı. Fakat şimdi büyükbabamın evdeki varlığı ve yokluğu bir olduğundan, can sıkıntım normal standarlarını bir hayli aşıyordu.
Oysaki arkadaşlarım da vardı. Rosalie, Sarah, Alec, Dexter. Fakat arkadaştan kastımın bu olmadığına emindim. Normal bir insan olup, normal arkadaşlıklar kurmak istiyordum.

Ben deliydim. Üstelik Sihirbazdım. Tabi ki yeteneğini saklaması gereken bir Sirihbaz'a ne kadar Sihirbaz denilebilirse...

Aslında bazen sorunu kendimde arıyordum. Bu kadar pimpirikli ve her şeyden nefret eden bir insanın hayattan keyif almaması normaldi. Mesela şu an nefret ettiğim her şeyi yapabilirdim. Mesela gidip fırında somon yiyerek yanına mango suyu içebilirdim. Ya da yoldan geçen bir arabanın yerde biriken su birikintisini üstüme sıçratmasını bekleyebilir, ardından da bir çamur batağının içine düşebilirdim.

Bunlar delice fikirlerdi. Ama benim bunların hiçbirini yapacak cesaretim yoktu. Yağmurlu günlerde camdan dışarı bile bakmayan biriydim ben. Hayatımda tenime hiç yağmur suyu değmemişti. Kaldı ki bir arabanın beni ıslatmasına izin verecektim. Saçmalık!

Ya da kendimi daha deli eğlencelere vurabilirdim. Birinin üstüne sıcak asfalt döküp o kişiyi yakmak gibi mesela... Gerçi bu kadar zahmete gerek yoktu, dokunmam yeterliydi.

Artık izlediğim dizi bile sıkmıştı beni. Bu aptal beş kızın kaç sezondur A isimli kişiyi bulmasını bekliyordum ama hiçbirinden bir iş çıkmayacak gibiydi.

Radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılıp hayatımın geri kalanını Örümcek Kız olarak geçirerek insanları kurtarmak bile daha eğlenceli olurdu. Gerçi ben onu da elime yüzüme bulaştırır, dünyayı kurtarmak yerine kaosa sürüklerdim.

Çalar saatimden çıkan dehşet verici ses, odadaki hafif tempolu müziği bastırırken alarmı kapattım. Okul saatinden oldukça erken uyanmıştım ve bir saattir ne ismini, ne de ne anlatmak istediğini anlamadığım bir şarkıyı dinliyordum. Zaten adamın sesi de hiç güzel değildi.

Bilgisayarımı tamamen kapatıp yatağımdan çıktım. Uyanır uyanmaz sıcak bir duş alarak kendimi hazırlamıştım.

Her zamanki rahatsız okul eteğim yerine Londra da okuduğum okulun toprak rengi pantolonunu geçirdim bacaklarıma. Okul eteğim de aşağı yukarı böyle bir renkti, çok sırıtacağını sanmıyordum.

Formamın üzerine toz pembe renkte bol bir kapüşonlu hırka giyip saçlarımı tepeden at kuyduğu yaptım. Kendimi hazırlamaya halim yoktu, fazla durgun ve yorgundum.

Kırmızı ayakkabılarımı ayağıma geçirip sırt çantamı aldım ve ellerimi kapüşonumun cebine sokarak arka bahçeden çıktım. Andrew evde olmadığı için rahat rahat hareket edebiliyordum.

Hava bugün her zamankinden kapalı ve soğuktu fakat bunun yaz soğuğu olduğunu bildiğimden çok takmadım.

Okulun demir kapısındaki siyah motor anında dikkatimi çekerek beni o tarafa sürüklüyordu.

İMGE - IWhere stories live. Discover now