Bölüm 24: Davetsiz Rüzgar

1.2K 100 82
                                    

Multimedya: İmagine Dragons - Believe.
İthaf:yueybi

Tam tempo okumalar!

*

Yağmur, o şiddetli halinin aksine durulurken derin bir nefes aldım. Kapüşonlu hırkam altımdaki okul formama, formam da bana yapışmıştı. Sutyenime kadar tamamen su içindeydim.

Jackson halinden hiç şikayetçi değildi. Bu onun için bir insanın kesinlikle yaşaması gereken bir deneyimdi. Gerçi muhtemelen şu ana kadar hep, bir defa da olsun yağmurda ıslanmış insanlarla karşılaşmış olmalıydı. Ben hangi dünyadandım?

Belime sıkı sıkı sardığı ellerini gavşetip benden geriye gitti ve ıslanan saçlarını güzelce dağıttı. Onu izlemek yerine sırt çantamı yere koydum ve hızla içini açtım.

"Jackson! Matematik ödevim ıslanmış!" diye cırladım parçalanma seviyesine gelen kağıdı Jackson'a doğru sallayarak.

Keyifle sırıttı. "Demek ki teşekkür borcun ikiye çıktı,"

Sabırla nefesimi dışarı bıraktım. Sabırlı bir insandım, aksi takdirde zaten şu an buralara bir yerlere Jackson'ın mezarını kazıyor olurdum.

Bay Holling çocuğu hasta olup acilen çıkması gerektiğinde bile ödev kağıtlarını dağıtması için nöbetçi öğrenciye bırakmıştı. O ruh hastası iki eli kanda olsa gelir ödev kontrolü yapardı.

Çantamdan bir defter aldım ve defterin ıslak sayfalarının arasına matematik ödevimi güzelce yerleştirdim. Evde onu bir şekilde kurutup yapmam gerekiyordu.

Defteri çantama koyduktan sonra ıslaklığın etkisiyle iyşce aşağı düşüp ağırlaşan saçımdaki siyah tokayı çıkarıp saçlarımı serbest bıraktım. Çantamı sırtıma takıp eve doğru yürümeye başladığımda Jackson peşimden geldi.

"Neredeydin bugün?" dedim tek kaşımı havaya kaldırarak. Gerçi bu onu görmediği için pek bir etki yaratmamıştı. Ben sinirle hızlı hızlı yürürken o elleri cebinde, gayet sakin yürüyordu.

"İşlerim vardı," dedi bir iş adamı edasıyla.

"Bir öğrencinin ne işi olabilir ki?"

"Ben aynı zamanda bir sihirbazım,"

Gözlerimi devirdim. Ama tabii ki görmedi...

"Ne yaptın? Hogwarts'ı savaştan mı kurtardın?"

"Ha, ha, ha," dedi söylediğime kahkaha atıyormuş gibi yaparak. "Gözlük adamın bana ihtiyacı olsa da gitmezdim."

Olduğum yerde durup arkamı döndüm ve ellerimi hırkamın cebine soktum.

"Gözlük adamın da sana ihtiyacı olmazdı zaten."

Bu egoist tavrı bana oldukça sevimli gelirken cevap vermesini beklemeden evimin olduğu bahçeye girdim. Alec'in karınca jakuzisinde bir müşteri bile yoktu. Karıncalar bile çocuktan zekiydi.

Tam odama çıkan merdivene çıkmıştım ki, Jackson birden önüme geçip elini korkuluğuma koydu ve yolumu kesti.

"Beni fazla hafife alıyorsunuz, hanımefendi. Zamanınız varsa gerçek sihirbazın kim olduğunu tartışalım," Elinden mavi bir ışık çıkararak bir pinpon topu gibi sektirdi ve ardından diğer eline geçirdi.

"Jackson," dedim fısıldayarak. Dudağımda oluşmaya başlayan gülümse onun hoşuna gitmişti. Oluşturduğu mavi topu elinin içinde yok ederken bir basamak aşağı inip bana yaklaştı.

İMGE - IWhere stories live. Discover now