Bölüm 38: Pandomim Sanatçısı

1.3K 94 85
                                    

Multimedya: Shawn Mendes ft. Camila Cabello - Senorita.
İthaf: betulondes913

Tam tempo okumalar!

*

"Günaydın," dedim merdivenden inerken büyükbabama. Üstümdeki okul formamı görünce kaşlarını havaya kaldırdı.

"Bitti mi tattil?" dedi alayla. Okuldaki malûm olaydan sonra idare kurulunun tüm öğrencilere verdiği üç günlü izin bitmişti.

Kafamı saklayarak sırt çantamı vestiyerin önüne bıraktım ve yemek masasına oturdum. Büyükbabam ikimizin kahvelerini de koyduktan sonra karşıma oturdu.

Önündeki kavlatı tabağını nazikçe yerken tek yaptığım onu izlemekti. Bugün içimde nedenini bilmediğim bir huzursuzluk vardı ve büyükbabamın her sakin hareketi fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

"Ee, Isabella Anderson," dedi ince dilimlenmiş salamlardan birini ağzına atarak.

"Benimle konuşmak istediğin şeyler yok mu?"

Sertçe yutkundum. İşte bahsettiğim şey tam olarak buydu. Dün akşam üstü eve geldiğimde hiçbir şey söylemeden odama çıkıp saatlerce düşünmüş ve ardından uykuya dalmıştım ve büyükbabam odama gelmemişti ama belli ki dünü unutmamıştı da.

Sükûnetimi bozmayacağını anladığında elindeki bıçak ve çatalı masaya bıraktı ve dirseklerini masaya koyarak ellerini birleştirdi.

"Bak, Bella," dedi derin bir nefes alarak.

"Anladım, beni dinlemeyeceksin. Sana ne kadar Jackson'dan uzak dur dersem diyeyim, sen yine ona yaklaşmaya devam edeceksin."

İdamını bekleyen bir mahkûm misali sessizce söyleyeceklerini dinlerken başını eğip ona karşı gelmemi veya onaylamamı bekledi ama hiçbir şey yapmadım.

"Her genç kız yakışıklı bir erkeği beğenebilir, artık buna da takılmıyorum. Ona âşık olduğu iddia ediyorsun, bu konu hakkında da seni kısıtlayacak bir şey yapmıyorum fakat en azından bir yere giderken bana haber vermen gerekir, Bella."

Tekrar ne tepki vereceğimi görmek için kafasını eğdi fakat ben hâlâ sükûnetimden bir şey kaybetmemiştim.

"Senin buradaki tek ailen benim, Bella. Sen bana emanetsin. Hem annenden, hem teyzenden. Üzgünüm ama kızlarımın emanetine göz kulak olamayacak kadar kötü bir baba değilim."

Artık bir tepki vermemi umut ederek kafasını eğdi fakat ben yalnızca başımı sallamakta yetindim.

Üstüme gelmemiş, verdiğim tepkiye karşılık vermemişti. Bu beni biraz rahatlatsa da onun içindeki kurt tamamen yok olmamıştı.

Kahvaltımı yapıp Andrew'e zoraki bir görüşürüz dedikten sonra evden çıktım.

Ellerimi hırkamın cebine sokarak önce kafamı gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldım. Bunalmıştım. Andrew'den, Andrew'in bu sıkıştırıcı sorularından, yapmacık ebeveyn tavrından, kaçmaktan ve kovalanmaktan bunalmıştım.

Derin bir nefes alıp birkaç saat Andrew'den uzak nefes alabileceğim tek yere koşar adımlarla gittim.

*

Kalemimi masanın üzerine bırakarak başımı ellerimin arasına aldım. Ne yaparsam yapayım bir türlü derse odaklanamıyordum. Bayan Dennis tarihle ilgili tahtaya binlerce not düşerken kafam allak bullaktı.

Okula ilk girdiğimden beri üzerimdeki bakışlar farklıydı. Bay Simple, üç gün önce okulda yaşanan tatsız olaydan bahsedip gözümün içine bakınca tüm okların hedefi yine ben olmuştum.

İMGE - IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin