Bölüm 31: Kısır Döngü

1.2K 96 51
                                    

İthaf: sevimli-canavar

Tam tempo okumalar!

*

"Ve güllerin üzerine konan bir arı, birden sivri köpek dişlerinden akan salyalarını gülün yaprakları arasına akıtırken gül bunun bir salya değil, kan olduğunu var etti. Ah, o da ne? Yoksa üstündeki bir vampir arı mıydı?"

Okudukça ağzımdan çıkan lafların saçmalığıyla sesim sonlara doğru kısılmaya başladı. "Ne?" dedim kağıdı tekrar gözden geçirerek.

"Gençler o benim yazdığım kompozisyon!" dedi Alec kütüphanenin içinde avazı çıktığı kadar bağırarak. Ardından yanındaki bir çocuğu dürtüp, "Nasıl? Güzel yazmışım, değil mi? Zaten mükemmelim." diyerek ayağındaki topu sektirmeye devam etti.

Dexter oval gözlüğünü çıkarıp parmaklarıyla şakaklarını ovdu. Artık kütüphanedeki herkes gibi onunda Alec'e sabrı kalmamıştı.

"Peki neden kompozisyonun annesinin yatağa yatırmak için çocuğunu korkuttuğu bir uydırmaca gibi, sevgili Alec?" dedi derin bir nefes alarak.

"Ah!" dedi Alec elindeki topu bırakıp yanımıza yaklaşarak.

"Seni düşüncesiz adam! Kompozisyonumun senin bu leş eleştirilerinden kalbi kırılacağını hiç mi düşünmüyorsun? Ah, gel tatlım buraya. Sen Dexter amcanın dediklerine kulak asma, o kötü bir adam."

Kırışık kompozisyon kağıdını kucağına alarak bir bebek gibi okşadı ve salladı. Alec'in bunu bilerek yaptığı ve amacına ulaştığı Dexter'ın değişen surat ifadesinden belli oluyordu.

"Arının vampiri mi olur lan, salak herif!" diye bağırdı Dexter elinde buruştırduğu kağıdı Alec'e fırlatarak. Alec kahkaha atarak hemen kütüphanenin çıkış kapısına koşarken hâlâ, "Hayal gücünün benimkinden kıt olması benim problemim mi?" diyerek Dexter'ı delirtmeye devam ediyordu.

Alec gidince Dexter derin bir nefes aldı ve az önceki yükselişinden dolayı kütüphanedeki herkesten topluca özür diledi. Görünüşe göre Alec'in kütüphaneden çıkması herkes için erişilmez bir rahatlık gibiydi.

"Evet, Bella. Bırak şu ahmağınkini de bizimkini oku."

Bayan Disel'in verdiği kompozisyon ödevinde Dexter'dan yardım istemiştim ve o da yardımcı olmuştu. Şimdi ise Alec'in el verdiğince kağıda karaladığımız şeyi ben okuyor, Dexter ise sözlerimi bilgisayara geçiriyordu. Bayan Disel yazdıklarımızı çıktı almamız konusunda hepimizi uyarmıştı.

"Tamam." dedim dosyaların altından üzerinde ismimin yazılı olduğu kağıdı alarak. "Devam ediyorum."

*

Arkamdaki iri yarı çocuk öndeki dokuzuncu sınıflara, "Artık ilerlemeyi düşünüyor musunuz, bücürler?" diye bağırdığında bazılarının omzu düşmüştü.

Derin bir nefes alarak ağırlığımı tek bacağımın üstüne verdim ve elimdeki belleği dişlemeye başladım. Öğretmenler odasındaki fotokopi makinasında bir sorun vardı ve yaklaşık iki teneffüstür sorunun giderilmesini bekliyorduk. Eh, haliyle iki teneffüs boyunca fotokopi sırası arttıkça artmıştı.

Öğretmenlerin hiçbirinin, hatta ödevi kendisi vermesine rağmen Bayan Disel'in bile umrunda değildi bu öğrenci kalabalığı. Bazıları ellerindeki bol şekerli kahveleriyle sohbet ederken bazıları ise yalandan yere ellerindeki hangi ders olduğundan bile haberi olmadıkları kitapları kurcalıyorlardı.

Bu sıcak günde daha fazla sabredemeyip öfkeyle sıradan çıktığımda arkamdaki çocuğun rahatlama sesleri duyulmuştu.

"Adamlardaki rahatlığa bak," dedim sınıfıma çıkan merdivenleri hararetle ikişer üçer atlayarak. "Sırada birisi havale geçirip bayılsa biri dönüp bakmayacak!"

İMGE - IWhere stories live. Discover now