Bölüm 45: Kazananlar ve Kaybedenler

894 77 42
                                    

Multimedya: Amy Shark - I Said Hi.
İthaf: gkyzellerimde

Tam tempo okumalar!

*

On iki bin dört yüz seksen sekiz, on iki bin dört yüz seksen dokuz, on iki bin dört yüz doksan.

Zaman geçmiyor işte. Tüm çiçekleri saysam da zaman geçmiyor.

On iki bin dört yüz doksan bir, on iki bin dört yüz doksan iki.

Tik tak, tik tak.

On iki bin dört yüz doksan üç.

Neden bitmiyor bu çiçekler?

Başımı dizlerimin üzerine koyup derin bir nefes aldım. Uzun zamandır bu çiçekleri saymakla meşguldum, benim sabrım tükenmişti ama onlar bir türlü tükenmek bilmiyordu.

Ona kadar saydığımda her şey eskiye dönecek demiştim kendime. On iki bin dört yüz doksan dörtteydim.

Hâlâ çoğu şeyi idrak etmekte zorlanıyordum. Resmen olduğum zamandan dört yıl öncesindeydim. 2019 yılından 2015 yılına yatay bir geçiş yapmıştım ve buradaydım.

Bu, normal şartlarda yalnızca filmlerde görebileceğimiz bir şeyken etrafımda bunu tam anlamıyla gerçekleştiren insanlar vardı. Üstelik yetenekleri yalnızca bununla da sınırlı değildi, rüyalara girenler, gelecekle bağ kurabilenler, zihin okuyanlar ve nicesi.

Bense, hayatın bana ne vaad ettiğini umursamadan, yeni bir yaşam hevesiyle çıktığım yolda bu karmaşık kurtlar sofrasının tam ortasına düşmüştüm.

Onlar bana hem yaralamayı, hem de yaralanmayı öğretmişlerdi. Hem acı yaşatmayı, hem de acıya dayanmayı öğretmişlerdi. Düşeni kaldırmayı öğretmişlerdi, ama defalarca düşürmüşlerdi de. Güvenmeyi, ama bir o kadar da yarı yolda bırakmayı öğretmişlerdi bana.

Biliyordum, onlar sihirbazlardı. Yaşamayı öğrettikleri gibi hayatı zehir edeceklerdi. Önce öldürüp, sonra yaşa diyeceklerdi. Biliyordum.

Bu yolda koşulsuz ve geri dönülmez biçimde yanımda olacak tek bir adam vardı, Jackson Stefan. Ya o da benimle birlikte bu kurtlar sofrasına oturacak, ya da o en büyük kurt olacaktı.

Her ne olursa olsun, benim bu hayatta hiçbir zaman seçim şansım olmayacaktı. Ben seçimimi bir kez o kasabaya gelmekten yana kullanarak elimdeki tüm kartları oynamıştım. Şimdi kenara çekilip hayatın benim için seçtiği oyuncularla bu oyunu sürdürmeliydim.

Bu ateşten bir oyundu. Ben yanarak küle dönmeden asla bitmeyecekti.

Dizlerimin üstüne yan koyduğum başımı, alnım dizime değecek şekilde koydum ve gözlerimi bacaklarımın arasındaki karanlığa gömdüm. Hiçbir yerde saat olmadığı gibi, bulunduğum yerde zamanı ölçmek için güneş bile yoktu. Ne aydınlıktı, ne karanlık. Gündüz ve gece arasında kaybolmuş gibiydim.

"Kimse gelmeyecek," dedim sessizce. Hatta o kadar sessizdim ki, ne söylediğimin farkında olmasam o fısıltıdan bu cümleyi kesinlikle çıkaramazdım.

"Kimse beni bulmayacak."

Gözlerimi sıkıca kapattım. Kimse gelmeyecekti. Kimse beni bulmayacaktı. Ve bende kendi başıma buradan asla çıkamayacaktım.

Belki de Jackson yokluğumu fark etmiş ama nerede olduğumu bulamamıştı. Evet, yokluğumu kesinlikle fark etmiş olmalıydı. Yine de bu bir işe yaramazdı.

İMGE - IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin