3: Dördüncü düşüşte affetmedi tabi.

12.2K 1.4K 1.6K
                                    

"Günaydın çiçeğim"

Salak gibiydim. Gece fazla geç yatmıştım ve şimdi erkenden kalktığım için gerçekten salak gibiydim. Babam yatağıma oturmuş saçlarımı okşarken ben ona anlamsız bakışlar atıyor, gözlerimi tamamen aralamaya çalışıyordum.

"Gün çok çabuk aydı, of"

Mızmızlanarak kollarımla yüzümü saklamaya çalıştığımda babam nazikçe kollarımı yüzümden çekmişti.

"Odama bıraktığın notta eğer kalkmamak için  direnirsem beni döverek de olsa uyandır çünkü hastaneye gideceğim yazmışsın" diyerek saçlarımı geriye doğru taramaya başladığında tekrardan oflamıştım. "O yüzden ben dövme kısmına geçmeden uyanmalısın" diye sözlerini tamamladığımda söylene söylene oturur pozisyona geçmiştim. Çünkü harbiden de döverdi beni, sağı solu belli olmazdı bu deli adamın.

"Tamam, uyandım"

"Ayağın iyileştiyse kendini zorlamamak şartıyla dans etmeye döneceksin bebeğim, neden mızmızlanıyorsun? Mutlu olursun diye düşünüyordum?"

Normalde mutlu olurdum ama hala bileğimde ağrı hissediyordum. Ağrımaya devam ettiği sürece geri dönemezdim ve bugün muhtmelen biraz daha dinlenmem gerektiğini söyleyecekti doktorum. Huysuzluğumun nedeni buydu. Tahmin edebiliyordum yani sonucu.

"Mutluyum" diye mırıldanarak kollarımı ona sarıp başımı da omzuna yaslamıştım.

"Emin misin?"

"Bilmiyorum." Yalan söylememe gerek yoktu. "İyileşmiş gibi hissetmiyorum kendimi"

"Bunu doktora gitmeden bilemeyiz elbette ama iyileşmemiş olsan bile sorun değil. Sonuçta bir gün elbette iyileşeceksin. Önemli olan da bu"

Sessiz kalarak sırtımı okşamasına izin vermiştim. Birkaç dakika bu pozisyonda kaldıktan sonra ilk ayrılan taraf ben olmuştum.

"En iyisi kalkayım ben. Randevuya geç kalmak istemiyorum" diyerek yavaş hareketlerle ayağa kalktığımda babam benim yerime yatmış, hatta yorganımın içine girmişti.

"Burada bir terslik var. Senin yatağın bizimkinden daha rahat. Gerçekten ya, tam tersi olması lazım değil mi?"

Dudaklarım hafifçe kıvrılırken başımı iki yana sallayarak banyoya doğru ilerlemeye başlamıştım. Dolabımdaki aynadan babamın yatağıma daha çok yayılıp yorganı iyice üzerine çektiğini gördüğümde yanına gidip kıvrılmak istesem de doktora gitmem gerekiyordu. Bu yüzden bu isteğimi bastırarak banyoya girmiştim. Sonuçta eve döndüğümde de onunla birlikte uyuyabilirdim.

-

"Hayır, izin vermedi"

Omuz silkerek kurduğum cümle karşımda duran dört arkadaşımın da aynı anda omuzlarını düşürerek oflamasına neden olmuştu.

Bu arada doktorum hala iyileşme sürecinde olduğumu söylemişti ve kesinlikle en azından önümüzdeki bir hafta daha dans etmememi önermişti.

"Jungkook, üzülmüyorsun değil mi?"

Elbette üzülüyordum ama sağlığımdan  önemli değildi sonuçta.

"Alıştım biraz. Sadece geri döndüğümde yeterince esnek olamamaktan korkuyorum" diye mırıldandığımda Yuqi yanıma gelerek kollarını etrafıma sarmış ve saçlarımı patpatlarken iç geçirmişti.

"Endişelenme. Seninki doğuştan gelen bir yetenek. İki üç hafta dans etmedin diye paslanmazsın."

"Yuqi haklı" demişti Yugyeom. Bir elini uyluğuma yerleştirmiş, her zamanki gibi hafifçe sıkmıştı. Yugyeom ve Yuqi, arkadaş grubumuzun temas bağımlılarıydı.

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now