25: Aldatmak

8.3K 1.1K 788
                                    

Felix hayatımızdaydı.

Ciddi ciddi hayatımızdaydı. Taehyung'dan aldığı özel ders onların bildiğin arkadaş olma yolunda ilerlemesine neden olmuştu. Felix asla sınırlarını zorlamıyor, çizginin gerisinde kalmaya devam ediyordu fakat benimle vakit geçirmek istiyordu. Taehyung da gerçekten derslerinde tam bir profesyonel gibi davranıyordu ve ders dışında da onun hakkında bana tek bir kez bile laf etmemiş ya da bir soru sormamıştı.

Üstelik Felix'le birlikte, sadece ikimiz, kahve içmeye bile gitmiştik.

Sesini çıkartmayışından bu durumdan hoşlandığı kanısına varmak elbette imkansızdı. Bana güvense de rahatsız olabilirdi, bu normaldi. Ama o hiçbir şey, gerçekten hiç ama hiçbir şey söylemiyordu.

"Eve dönecek misin?" Demiştim derin bir nefes verdikten sonra dizlerimde yatan sevgilimin saçlarını okşamaya devam ederek. Gözleri kapalıydı. Cevap verirken de açmamıştı.

"Evet ama istersen sen bana gelebilirsin?"

"Zaten hep sendeyim" demiştim kaşlarımı çatarak. "Neden bize gelmiyorsun artık? Abim ve kızı seni ben yokken rahatsız mı etti yoksa?"

"Hayır. Alakası yok. Sadece eviniz yeterince kalabalık. Benim de gelip fazladan yer tutmama ve zahmet vermeme hiç gerek yok diye düşünüyorum"

"Babamın seni oğlu gibi gördüğünün farkında mısın sen?" Demiştim iyice kaşlarımı çatarak. Sesim de biraz kızgın çıkınca gözlerini aralamıştı yavaşça. "Zahmet vermek, fazladan yer tutmak gibi şeyler söylediğini duysa ne kadar üzülür biliyor musun? Ayrıca abim de seni sevdi. Soomin zaten sana aşık oldu resmen. Tüm bunlara rağmen bize gelmek istemiyor musun hala?"

Sessiz kalmıştı. Belli ki açıklamam onun için yeterince tatmin edici değildi. Peki ne demeliydim daha?

"Taehyung böyle yapmaya devam edersen ben de sana gelmem" demiştim o sessiz kalmaya devam edince. "Çünkü sen böyle düşünürsen benim de aynı senin gibi düşünmem gerekir. Evinde sana zahmet veriyormuşum gibi hissetmem gerekir."

"Jungkook benim yanımda başka biri yaşamıyor. Tek yaşıyorum. Kimseyi rahatsız etmiyorsun-"

"Sen de etmiyorsun?" demiştim gözlerimi hafifçe büyüterek. "Taehyung, neden böyle yaptığını anlamıyorum. Eğer başka bir nedeni varsa lütfen söyler misin? Çünkü bu söylediklerin mantıklı gelmiyor."

"Uzatmaya gerek yok bence" demişti dizlerimden kalkıp oturmaya başladığı sırada. "Boşu boşuna birbirimizi üzmeyelim"

"Böyle yaparak beni zaten çoktan üzdün"

Taehyung derin bir nefes vermiş ve elleriyle yüzünü ovuşturarak bir süre o şekilde durmuştu. Ardından da bakışlarını tam bana çevirmişti ve bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ki telefonum çalmaya başladığında durmak zorunda kalmıştı. İkimizin bakışları da hemen yanımızda yerde duran telefonuma gittiğinde arayan kişinin Felix olduğunu görünce oflamış ve aramayı reddederek ona geri dönmüştüm.

"Bir şey söylüyordun? Devam et?"

"Boşver. Aç sen telefonu. Yine arıyor-"

"Umrumda değil Taehyung. Söyler misin? Açıklamanı duymak istiyorum çünkü"

Felix'in ikinci kez aramasını da meşgule attığımda neyse ki bir daha aramamıştı. Ben büyük bir dikkatle Taehyungu izlediğim sırada o bakışlarını benim dışımda her yerde gezdirmişti.

"Dinliyorum?"

"Açıklamamı yaptım zaten" diye mırıldandığında kaşlarımı hafifçe havalandırmış ve dudaklarımı da büzmüştüm.

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now