10: Yüzsüzlük

9K 1.2K 793
                                    

Bir önceki bölümü okumayı unutmayın ❤️
__

Dört gün önce, Chan'ın beni zorla öptüğü gün eve kendimi nasıl attığımı, odama nasıl çıktığımı hatırlamıyordum. Tek hatırladığım şey utandığım, üzüldüğüm ve hayal kırıklığına uğradığımdı. Çünkü ona güvenmiş ve arkadaş olmuştum. Onunla vakit geçirmiş, bazen aşırı davranmasına rağmen alttan almıştım ama o benim ne düşüneceğimi bile düşünmeden sadece daha başka bir zamanda beni öpemeyeceğini bildiğini söyleyerek beni öpmüştü.

Biz daha yeni tanışmış sayılırdık fakat o sanki geleceği görebiliyormuş gibi neler olacağından emindi ve bu yüzden de kafasına göre davranmakta sorun görmüyordu.

Bencildi, suçluydu ve Taehyungun bana anlattığı o sevdiği kişiye karşı melek gibi olan çocuktan eser yoktu. Eğer Chan, geçmişte Taehyungun tanıdığı Chan olsaydı beni öpmeye kalkmazdı.

Geçirdiğim dört gün boyunca kimseye tek kelime etmemiştim. Açıkçası kimseye söylemeyi düşünmüyordum. Sessiz ve sakin bir şekilde onu hayatımdan tamamen çıkartmaya niyetlenmiştim çünkü. Olay istemiyordum. Tamam, yaptığı şey büyük bir suçtu ama ben bunu babama ya da arkadaşlarıma söylersem olay çok büyürdü. Ben kapatmak ve unutmak isterken büyümesine izin veremezdim.

Onu hayatımdan çıkartacağım için onunla karşılaşmamaya özen gösteriyordum. Taehyung benimle buluşmak istediğinde Chanın gelmediğinden emin olarak gidiyor, stüdyoya girerken etrafa bakmıyordum. Ayrıca stüdyoya bir kural koymuştum, misafirler en fazla lobiye kadar girebileceklerdi.

Şu ana kadar iyi gidiyordum açıkçası. Elbette illa onunla karşılaşacaktım ama henüz sinirim, hayal kırıklığım ve kafa karışıklığım tazeyken onu görmemek bana iyi gelmişti.

Şimdi ise stüdyodan çıkmak için hazırlanıyordum. Yeni banyo yapmıştım ve dışarısı soğuk olduğu için beremi çantamın içinden bulmaya çalışıyordum.

"Ben gidiyorum Jungkook" demişti Jimin hızlıca yanımdan geçtiği sırada. "Yoonginin yanına gideceğim" diyerek kapıyı açmadan önce bana göz kırptığında kıkırdayarak başımı iki yana sallamış, sonunda bulduğum beremi takarken ona veda etmiştim.

"Fazla sert olmayın, sonra dans ederken penguen gibi görünürsün"

Elbette şaka yapıyordum, daha yeni yeni yakın olmaya başlamışlardı.

Jimin büyük bir kahkaha atarak çıktığında yüzümdeki henüz sönmemiş gülümsemeyle birlikte ben de kapıya doğru ilerlemiştim. Resepsiyonda oturan çalışana selam verdikten sonra kapıyı açıp kendimi üşümeye hazırlarken birden gördüğüm bedenlerle birlikte irkilmiştim.

Evet, kaçma operasyonum beşinci günde sona ermişti.

Yüzümdeki gülüş, gözlerim Chan'ı bulur bulmaz sönerken bakışlarımı Taehyunga çevirdiğimde yine gülümsemeye çalışmıştım. Fakat başarılı mıydım bilmiyordum açıkçası.

"Selam!"

Taehyung büyük bir sevinçle bana el salladığında sevimliliği karşısında sadece ağlayasım gelmişti çünkü bu çocuğun bir zamanlar da olsa Chan gibi birini sevdiğine inanamıyordum.

"Selam"

"Chan'la birlikte bana gidecektik de senin çıkış saatin olduğunu fark edince biraz bekleyelim dedik. Bizimle gelmek ister misin? Birlikte bir şeyler yeriz?"

"Çok teşekkür ederim Taehyung." Demiştim hemen kaşlarımı üzgünce çatarak. "Ama gerçekten çok yorgunum. Eve gitmek ve uyumak istiyorum" diye devam ettiğimde Taehyungun omuzları hemen düşmüştü. Chan'ın tepkisini göremiyordum açıkçası ona bakmıyordum çünkü.

Equestrian: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin