20: Büyükbabayı düşünmek

9.2K 1.1K 1.1K
                                    

Birkaç gün sonra;

"Kahvaltı yapmayacak mısın?"

Isırdığım muzu çiğneyerek mutfaktan çıktığım sırada abim bana seslenince bakışlarımı kısa bir anlığına ona çevirmiştim.

"Kahvaltıya gidiyorum zaten"

"Nereye? Taehyung'a mı?"

"Neden merak ediyorsun?"

"Hiç, sadece sordum" diyerek omuz silktiğinde bir şey söylemeden önüme dönmüş ve kapıya doğru ilerlemiştim.

"Ben çıkıyorum baba!"

Ayakkabılarımı giyinirken babama seslendiğimde odasından çıkarak yarı uyanık haliyle yanıma gelmiş, arabanın anahtarını uzatmıştı bana.

"Arabayla git. Bugün bir yere gitmeyeceğiz biz"

"Lazım olur belki size. Gerek yok, ben otobüsle giderim-"

"Sabah sabah ne uğraşacaksın otobüsle? Al diyorum işte? Hadi, al ve git" diyerek anahtarı elime tutuşturduğunda hemen sevimlice gülümseyerek babamın yanaklarını sıkmış ve birer öpücük verip geri çekilmiştim.

"Amca? Nereye gidiyorsun? Daha çok erken değil mi?"

"Arkadaşlarımla kahvaltı yapacağım bebeğim" diyerek Soomin'e gülümsediğimde o iç geçirerek babamın yanına gelmiş, onun koluna sarılırken dudaklarını büzmüştü.

"Keşke ben de arkadaşlarımla kahvaltı yapabilsem"

"Sen de güzelce büyüyüp Jungkook amcan kadar olduğunda arkadaşlarınla istediğin her şeyi yapabilirsin. Ama önce büyümen lazım" dediğinde babama oflayarak elini serbest bırakmış ve babasının yanına, mutfağa gitmişti.

"Görüşürüz"

O gittiğinde ben de son kez veda ederek evden çıktığımda arabaya doğru ilerlerken Taehyung'a evden çıktığıma dair bir mesaj atmış ve sonrasında arabaya binmiştim.

Sabah sabah trafiğe yakalandığım için tahmin ettiğimden uzun sürmüştü. Trafikten nefret ediyordum ama kaçışımız da yoktu işte.

Arabayı park edip inerek Taehyungun binasına doğru ilerlediğim sırada birisinin bana seslendiğini duyduğumda bakışlarımı istemsizce sağ tarafa çevirmiş ve çevirdiğim gibi de büyük ve hızlı adımlarla bana doğru yürüyen Chan'ı görmüştüm.

"Jungkook? Biraz konuşabilir miyiz?"

Sesi yüksek değildi. Yorgun görünüyordu ve hatırladığım haline göre bir tık daha zayıftı. Açıkçası şu an Taehyungun yanına gitmeyi dört gözle bekliyordum fakat bu konuşmayı da daha fazla ertelemek istememiştim o an.

"Fazla vaktim yok" diye mırıldanarak ellerimi ceplerime yerleştirdiğimde başını onaylar anlamda sallamış ve bir adım ötemde durarak gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.

"Jungkook, yapacağım hiçbir açıklamanın geçerli olmayacağını biliyorum. Bu yüzden ilk önce özür dilemek istiyorum. Çok özür dilerim Jungkook. Yaptığım şeyin affedilmeyecek bir şey olduğunu da biliyorum ama umarım bir gün beni affedebilirsin."

Bir şey söylememiştim. Ne söyleyebilirdim ki?

"O günün sabahında hatırlıyor musun bilmiyorum ama seni aramıştım. Aramış ve aklımda tamamen saf duygular varken konuşmuştum seninle. Çünkü sana yavaş yavaş açılmaya karar vermiştim ama sonra senin yanına gelmeden önce Taehyung ve babanın konuşmasını duyunca fark ettiğim şeyler beni duraksattı." Demiş ve omuzlarını düşürerek devam etmişti. "Jungkook, sen farkında değildin ama aranızdaki ilişki gerçekten farklıydı. Baban bile bunu fark etmişti ve sizin aranızı yapmaya çalışıyordu. Ama ben de senden gerçekten çok hoşlanmıştım ve babanın Taehyungla olan konuşmalarını duyunca da kendimi gerçekten çok kötü hissetmiştim."

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now