4: Öpücük sonrası kardeşlik

11.7K 1.4K 1.3K
                                    

"Duydum ki benim oğlanı öpmüşsün?"

Hayır baba.. lütfen. Lütfen, lütfen, lütfen devam etme.

"Bak canım, benim oğlumu herkes öpemez tamam mı? Tamam çok tatlı çok sevimli bir çocuk ama her böyle düşünen şak diye öpse nolur hiç düşündün mü?"

"Baba-"

"Ayrıca ya yanlışlıkla kafasını çevirseydi de seninle gerçekten öpüşseydi? İlk öpücüğü sana gidecekti resmen ama neyse ki Tanrı benim güzel oğlumu korudu"

Babama utanç içinde bakıyor, bir an önce susmasını dilemekten başka bir şey yapamıyordum. Kurs çıkışına yine beni çağırmıştı ve ben geldiğime pişman olmuştum çünkü Jimin sayesinde her şeyi bilen babamın radarına Chan takılır takılmaz ona doğru yürümeye başlamıştı.

"İlk öpücüğüm mü? Baba-"

"İlk öpücüğünü verdin mi sen yoksa? Benden habersiz? Benden? Babandan?"

Bir anda kızgın bakışları bana döndüğünde yere çökerek ağlamak istemiştim ama oflayarak ellerimle yüzümü kapatmakla yetinmiştim.

"Baba, Felix'i hatırlamıyor musun?"

"Ha, şu sesi çok kalın olan çocuk. Doğru doğru tamam. Unuttum bir an ben onu" diyerek tekrardan Chan'a döndüğünde koluna girerek onu durdurmak istemiştim ama elbette o devam etmişti. "Jungkookun eski sevgilisi ya, bayağı çıktılar da sonra Jungkook hiç ona yakışmayacak piçlik yapınca çocuk bundan ayrıldı biliyor musun?"

Az önce kızdığı çocuğa benim dedikodumu hem de benim yanımda yapıyordu gerçekten şu anda. Hayretler, şoklar içerisindeydim resmen.

"Gerçekten mi? Vay be, Jungkook. Yürek mi yaktın sen? Ama söyleyeyim, yürek yakanın yüreği olmazmış derler"

"Aptal mısın? O söz öyle değil. Zamane gençleri işte-"

"Baba, artık gidelim mi? Ayağım ağrımaya başladı"

Daha fazla devam edemezdim buna. Taehyung yanımıza gelmeden gitmeliydik. En azından Chan her şeyi Taehyunga anlatırken yanlarında olmazdık.

"Ayağın mı ağrıyor? Hemen otur şuraya. Bekleyelim biraz"

"Hayır, eve gidelim. Eve gitmek istiyorum"

"Şuraya otur Jungkook. Daha Chan ile konuşmam bitmedi" diyerek bana sandalye getirtip oturmamı sağladığında derin bir nefes vererek ellerimi yanaklarıma yerleştirmiş ve öylece babamın konuşmasını beklemeye başlamıştım.

"Sana gelince.." diyerek dönmüştü ona doğru. Chan de zavallım bir gülüyor bir şaşırıyor öylece kalakalıyordu. Babam onun da ayarlarını bozmuştu resmen. "Bak sen yakışıklı çocuksun. Seni gerçekten çok beğendim. Biraz fırlamasın ama iyi çocuksun belli yani. Ama kusura bakma, bizden sana ekmek çıkmaz. Ben Jungkooku başka birine saklıyorum. O yüzden kusura bakma tamam mı? Bir daha böyle öpme möpme duymayayım." Diyerek işaret parmağını salladığında Chan dudaklarını birbirine bastırarak başını onaylar anlamda sallamıştı.

"Sana istersen Jimini ayarlayabilirim? O da tatlı bir çocuk?"

"Teşekkür ederim Bay Jeon. Çok naziksiniz ama istemiyorum. Çok teşekkürler yine de"

Gülmemek için kendisini zor tutuyor gibiydi. Biraz kızarmıştı ama bu kesinlikle utançtan falan değildi. Kendisini kasıyordu. Gülmemek için kasıyordu. Çünkü o da farkındaydı ki gülerse eğer babam bir tane yapıştırırdı ensesine.

"Pekala, sen bilirsin. Anlaştığımıza göre ben oğluma döneyim bakayım ayağı nasıl olmuş. Sen de gidip etrafı falan temizle ve Taehyungu buraya yolla. İki saattir nerede o?"

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now